25 Şubat 2008 Pazartesi

BİR ÇAY İÇİMİ VE 40 YILLIK HATIRA İŞTE MOLA CAFE




BİR ÇOK SERGİLER AÇAN M.SAİT YILDIRIMER.İSTANBUL FATİH SEMTİNDE SANATÇILARA KUCAK AÇAN ÇAĞDAŞ BİR MEKAN AÇTI.
İTFAİYE CADDESİ NUMARA 21 DE Kİ BU MEKANDA FARKLI BİR DEKOR VE FARKLI İNSAN İLŞKİLERİNİ BULACAK YALNIZ OLMADIĞINIZI ANLAYACAKSINIZ.UZUN YILLAR YURT DIŞINDA YAŞAYAN M.SAİT YILDIRIMERİN RENKLİ KİŞİLİĞİ SANIRIM TANIŞMAYA DEĞER.BİR ÇAY İÇİMİ VE 40 YILLIK HATIRA İŞTE MOLA CAFE

M.SAİT YILDIRIMER

BİR ÇOK SERGİLER AÇAN M.SAİT YILDIRIMER.İSTANBUL FATİH SEMTİNDE SANATÇILARA KUCAK AÇAN ÇAĞDAŞ BİR MEKAN AÇTI.
İTFAİYE CADDESİ NUMARA 21 DE Kİ BU MEKANDA FARKLI BİR DEKOR VE FARKLI İNSAN İLŞKİLERİNİ BULACAK YALNIZ OLMADIĞINIZI ANLAYACAKSINIZ.UZUN YILLAR YURT DIŞINDA YAŞAYAN M.SAİT YILDIRIMERİN RENKLİ KİŞİLİĞİ SANIRIM TANIŞMAYA DEĞER.BİR ÇAY İÇİMİ VE 40 YILLIK HATIRA İŞTE MOLA CAFE

SİİRTLİ RESSAM M.SAİT YILDIRIMER/MOLA CAFE

BİR ÇOK SERGİLER AÇAN M.SAİT YILDIRIMER.İSTANBUL FATİH SEMTİNDE SANATÇILARA KUCAK AÇAN ÇAĞDAŞ BİR MEKAN AÇTI.
İTFAİYE CADDESİ NUMARA 21 DE Kİ BU MEKANDA FARKLI BİR DEKOR VE FARKLI İNSAN İLŞKİLERİNİ BULACAK YALNIZ OLMADIĞINIZI ANLAYACAKSINIZ.UZUN YILLAR YURT DIŞINDA YAŞAYAN M.SAİT YILDIRIMERİN RENKLİ KİŞİLİĞİ SANIRIM TANIŞMAYA DEĞER.BİR ÇAY İÇİMİ VE 40 YILLIK HATIRA İŞTE MOLA CAFE

20 Şubat 2008 Çarşamba

KARS GEZİSİ-2008-ŞENAY DİKERKOL,ELİF BİLGİN,OĞUZCAN BİLGİN,ÇETİN BİLGİN,SEYİT DİKERKOL,SEDAT BİLGEN-ANİ HARABELERİ 2008......EKSİ 40 DERECE


KARS KAMER EV YEMEKLERİ
KARS DEVLET KONSERVATUARI




KARS MÜZESİ-2008


OĞUZCAN BİLGİN

ANİ 2008
ANİ HARABELERİ .KARASU NEHRİ VE ERMENİSTAN
GEZİ EKİBİNDEN ŞENAY DİKERKOL,ELİF BİLGİN,OĞUZCAN BİLGİN,ÇETİN BİLGİN,SEYİT DİKERKOL,SEDAT BİLGEN-ANİ HARABELERİ 2008......EKSİ 40 DERECE
OĞUZCAN BİLGİN,ELİF BİLGİN,ÇETİN BİLGİN


ANİ 2008
ANİ HARABELERİ ÖN KAPI
ELİF BİLGİN, OĞUZCAN BİLGİN, ŞENAY DİKERKOL KARS YOLCULUĞU

2 Şubat 2008 Cumartesi

gericiliğin başına balyoz gibi inecek bir tarihin okunabilen şifresi ; 222-A

gericiliğin başına balyoz gibi inecek bir tarihin okunabilen şifresi ; 222-A

222-A: 2. Ayın 2`sinde Saat 2`de Anıtkabir `de

Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin girişimler, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği ’nin öncülüğünde, “222-A: 2. Ayın 2`sinde Saat 2`de Anıtkabir `de" sloganıyla bugün saat 14.00`de Anıtkabir ’de protesto edildi.

Anıtkabir `de gerçekleştirilen buluşmaya KESK , TMMOB `a bağlı meslek odaları, İşçi Partisi Öncü Kadın temsilcileri, Hacıbektaş ve Yükseköğretim Kurumlarına Yardım Derneği , Avrasya Kültür ve İşbirliği Lobisi Vakfı , Yerel Yönetim Araştırma Yardım ve Eğitim Derneği , Köy Dernekleri Federasyonu, Anadolu Eğitim Sendikası da destek verdi.

Aslanlı Yol `dan birlikte yürüyerek Atatürk `ün manevi huzurunda saygı duruşunda bulunulduktan sonra katılımcılar adına, ÇYDD Ankara Şubesi Başkanı Ülkü Günay mozoleye çelenk koydu. Ardından, hazırlanan ortak metin, Anıtkabir Ziyaretçi Defteri`ne Günay tarafından yazıldı ve imzalandı.

Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasını öngören Anayasa düzenlemesine karşı düzenlenen toplumsal hareket, Ankara ile sınırlı kalmayacak. Türkiye ’nin çeşitli il ve ilçelerinde bulunan CKD ve ÇYDD şubeleri, Atatürk anıtları önünde biraraya gelecek.

‘’Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden
sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler
kazanmaya devam edeceğiz.’’

Mustafa Kemal Atatürk

kaynak;kimliksiz.org

sason destanı

SASON MAHPUSHANESİ

VE HALİL'İN DESTANI

Kaçamadı diyorlar
Buradan bir tek adam
Kapısı demirden külçe
Yüksek kalın taş duvarlı
Ve üstelik penceresiz
Halil içerde böyle çaresiz

Sason Mahpushanesi
Önünde bir kırmızı dut
Sırtında Şat Deresi
Çocuk eğilmiş dut toplar
Sanki Halil'in düşlerini
Sıkıştırır çocuk yüreğine

Gerçek ve yalan aynı gecenin
İkiz çocuklarıdır benim ülkemde

Şeyh İkbal'in kısrağına
Binip kamçı vurdu Halil
Nal seslerinde koptu fırtınalar
İlk defa göründüler
Kutsal Melato Dağı'nda
Çıyanlar, yılanlar

Ay tutuldu mavzerleri sıktılar
Kaldırıp bir başlarını baktılar
Terk etmişti yerlerini yıldızlar
Şat Deresi'nde pusuya çekildi sular
Halil'i vurdular! Halil'i vurdular!...

Buralarda insanlar
Ölmediler hiçbir zaman
Hiçbir zaman ölmediler kaderleriyle...

Sason Mahpusanesi'nde
Halil'in adı kaldı
Bir tutam sarı tütün
Ve bir hüzün içimi
Dağıldı taş avluya
Lanetli kehribar taneleri.

Müzik : Onur Akın

Şiir : Çetin Bilgin

siirt üzerine

BİR ÇİN MASALINI SİİRT GERÇEĞİNE UYARLADIĞINIZDA NE ÇIKAR ORTAYA:

‘’TARİHTEN DERS ALMAYANLAR

ONU TEKRAR YAŞAMAYA MAHKUMDURLAR’’

SİİRT KENTİ BÜYÜK BİR İMPARATORLUK.GEL ZAMAN GİT ZAMAN İMPARATORLARIN KENTİNDE SEFALET BİR TÜRLÜ DÜZELMEZMİŞ. DAHA ÖNCEDEN DE SEÇTİKLERİ KRALLAR BU KENTE HİÇBİRŞEY YAPMAMIŞLAR. GELMİŞ GEÇMİŞ İMPARATORLAR FABRİKA KURMAYA KARAR VERMİŞLER FAKAT SONRADAN DA BAŞKA KENTE KURMUŞLAR BU FABRİKALARI.BU KENTTE BİR ÜNİVERSİTE BİLE AÇMAMIŞLAR .

ENİŞTE ENİŞTE DEDİKLERİ KRAL SOYUNDAN BİR ASİLİ İMPARATOR YAPMIŞLAR. KENTİN KENDİ OYLARIYLA SEÇTİKLERİ SON İMPARATOR BEŞ YILLIK HÜKÜMDARLIĞINA RAĞMEN YOSULLUK SORUNUNU ÇÖZEMEMİŞ.SİİRTLİLERİN UYANIKLARI DA DAHİL YÜZDE 63’Ü YEŞİL KARTLIYMIŞ.260 BİN NUFUSA SAHİP KENTTE ,165 BİN GİBİ KALABALIK BİR KESİM MUHTAÇ YAŞARMIŞ.

İMPARATOR ,HER İKTİDAR SAHİBİ DİĞER İMPARATORLAR GİBİ BU KENTİ KURTARAMADAN ÖLMÜŞ.SİİRT HALKI HERZAMAN OLDUĞU GİBİ YİNE HAYAL KIRIKLIKLARIYLA BAŞBAŞA KALMIŞ.VE DERKEN AYNI DEĞİŞMEYEN DÜŞÜNCEYLE İMPARATORUN OĞLUNU YERİNE GETİRMEYE ÇALIŞMIŞLAR.

İMPARATORUN YERİNE GEÇEN OĞLU İSE BİR ODADA TEK BAŞINA YAŞAMIŞ UZUN ZAMAN .YANİ İMPARATOR OLMA YAŞINA KADAR. .HİZMETÇİLERDEN BAŞKA KİMSEYİ GÖRMEZMİŞ.BÜTÜN GÜN OTURDUĞU KİLİMİN DİKİŞLERİNDE Kİ İLMİK SAYILARINI EZBERLERMİŞ . DUVARLARDA Kİ TABLOLARI İZLEMEKTEN BAŞKA YAPACAK BİR İŞİ YOKMUŞ.18 YAŞINA GELDİĞİNDE İMPARATOR OLMUŞ VE SOKAĞA ÇIKABİLMİŞ.

İMPARATOR SOKAKLAR DA ONA OY VEREN ORDUSUYLA BİR ŞEYLER ARAYA DURSUN.KENTİN BİRBAŞKA KÖŞESİNDE DE BİR RESSAM YANINDA ÇIRAĞIYLA BAŞKA KENTLERE GÖÇ HAZIRLIKLARI İÇİNDEYMİŞ.ÜNÜ ÜLKENİN DIŞINA TAŞAN RESSAM , BAŞKA ÜLKELERE, BAŞKA ZAMANLARA YOLCULUK HAZIRLIKLARINI TAMAMLAYIP ASİSTANIYLA YOLA ÇIKMIŞ.

ÜNLÜ RESSAM VE ÇIRAĞI YOLDA GİDERKEN KARŞIDAN GÖRÜNEN TOZ BULUTUNU MERAKLA İZLEMİŞLER .TOZ BULUTU ARALANDIKÇA BÜYÜK BİR ORDUNUN ONLARA DOĞRU GELDİĞİNİ FARK ETMİŞLER.HIZINI ALAMAYAN KÜÇÜK İMPARATOR .ATINI ANİDEN DURDURUNCA RESSAMIN ÖNÜNDE BÜTÜN SEÇMEN ORDUSUDA ANİDEN DURMUŞ VE BÜYÜK BİR TOZ BULUTU ORTALIĞA YAYILIVERMİŞ.GÖZ GÖZÜ GÖRMEZ OLMUŞ.TOZ ARALANIP SEYREKLEŞTİKÇE BİR KRAL SEÇMEN ORDUSUYLA VE BİRDE RESSAM ÇIRAĞIYLA ORTADA KARŞI KARŞIYA GÖRÜNMEYE BAŞLAMIŞLAR.

İMPARATOR DUR DEMİŞ.’’SEN ARADIĞIM RESSAM SIN VE SENİ ÖLDÜRECEĞİM ‘’ DEMİŞ.

RESSAM :’’BEN SADE BİR VATANDAŞ VE KENDİ HALİNDE BİR RESSAMIM , HİÇBİR SUÇ İŞLEMEDİM Kİ…..’’ DEMİŞ.

‘’HAYIR SEN CEZALISIN VE ÖLDÜRÜLECEKSİN’’ DEMİŞ .İMPARATOR

‘’ OHALDE ANLAT NEDENİNİ ‘’ DEMİŞ RESSAM.

İMPARATOR:‘’YALNIZCA SENİN TABLOLARINI GÖRME ŞANSIM OLDU.BABAM SENİN TABLOLARINI SATIN ALIR VE SARAYIN BÜTÜN DUVARLARINA ASARDI.ANCAK SOKAĞA İLK ÇIKTIĞIMDA DEHŞETE DÜŞTÜM.BENİM ÜLKEMİN KADINLARI AÇ VE SEFİL Dİ.OYSA SENİN TABLOLARINDA KADINLAR VE ÇOCUKLAR DAHA BAKIMLIYDI.SOKAKLARIMI ÇAMUR İÇİNDE VE ÇÖPLERDEN GEÇİLMEZ HALDE BULDUM.OYSA SENİN TABLOLARINDA HİÇ BİR ÇİRKİNLİĞE RASTLAMADIM.SOKAKLAR TEMİZDİ VE ÇİÇEKLERLE SÜSLENMİŞTİ. .İNSANLARIMIN YÜZDE 63 ‘ HERŞEYE MUHTAÇ YEŞİL KARTLA YAŞIYOR,KİMİ AYAKTA TEDAVİ GÖRÜYOR, KİMİ HASTAHANE KAPILARINDAN GERİ DÖNÜYORDU.HATTA SON GÜNLERDE DE SICAKTAN İŞKENCE ÇEKEN HALKIM HERŞEYİ SİNEYE ÇEKİP HASTAHANEYE KLİMA BİLE ALMIŞLAR.SOKAKLARI DOLAŞIRKEN YERDE SÜRÜNEN HASTALARI DİLENCİLERİ VE DELİLERİ GÖRÜNCE ALADIM Kİ BEN; SEFALET DOLU BİR KENTİN İMPARATORUYUM.SENSE MUTLU VE ZENGİN BİR KENTİN KRALISIN.ONUN İÇİN SENİ ÖLDÜRMELİYİM.’’DER.

‘’FAKAT SENİ ÖLDÜRMEDEN ÖNCE SANA GENÇLİĞİNDE YARIM BIRAKTIĞIN BİR TABLOYU TAMAMLATTIKTAN SONRA ÖLDÜRECEĞİM. ‘’DİYE DE SÖZÜNÜ TAMAMLAMIŞ İMPARATOR.

TABLO RESSAMIN ÖNÜNE KONULUNCA RESSAM ŞAŞIRMIŞ. ‘’BU BENİM ACEMİ YILLARIMDA YAPTIĞIM TABLO’’ DEMİŞ KENDİ KENDİNE.

ÇIRAĞI O SIRARALAR USTASI ÖLDÜRÜLMESİN DİYE BİR SEÇMENLE TARTIŞMA İÇİNDEYMİŞ VE SEÇMEN ASKER KIZIP ÇIRAĞIN KAFASINI UÇURMUŞ.

RESSAM ‘’EYVAH BEN ÇIRAKSIZ NE YAPARIM. BOYALARI ÇIRAĞIM KARIŞTIRIRDI ‘’DEMİŞ. İMPARATOR BİR İŞARETLE SEÇMENLERDEN BİRİNE RESSAMA YADIM ETMESİ İÇİN EMİR VERMİŞ.

RESSAM TABLODA BİR DENİZ ,BİR DAĞ VE BİR BULUT GÖRMEKTEDİR.DENİZ DURGUNDUR.BULUT HAREKETSİZ DİR.TABLO YA IŞIK ,RÜZGAR VE DALGA GEREKMEKTEDİR.

FIRÇAYI ALIR BÜYÜK BİR HEYECEANLA TUVALE FIRÇA DARBELERİ İNDİRMEYE BAŞLAR . .IŞIK GÖZLERİ KAMAŞTIRACAK KADAR ŞİDDETLENİR.

RÜZGAR BULUTLARI BİR O YANA BİR BU YANA SAVURMAYA BAŞLAR.DENİZ DALGALANMIŞTIR. USTA RESSAM KENDİNİ TUTAMAZ ,DALAGALARI TUFANA ÇEVİRİR.DENİZİNİN DALGALARI TABLONUN DIŞINA TAŞMAYA BAŞLAR.DENİZ, RESSAMIN FIRÇASINDAN KURTULMUŞ ,TAŞMAYA BAŞLAMIŞTIR.ARTIK RESSAMIN BİLE DALGALARI DURDURMA ŞANSI YOKTUR.

DALGALARI İZLERKEN RESSAM BİR KÜÇÜK KIRMIZI NOKTANIN ONA DOĞRU GELDİĞİNİ GÖRÜR.KIRMIZI NOKTANIN ,ÇIRAĞIN BOĞAZININ KESİK YERİNİ GİZLEYAN BİR KIRMIZI FULAR OLDUĞUNU GÖRÜR .BİR SANDAL VE ÜZERİNDE ÇIRAĞI BAĞIRMAKTADIR .RESSAMA ‘’HADİ SANDALA ATLA SEN ÖLDÜRÜLMEMELİSİN USTAM .BAŞKA ÜLKELER BAŞKA DİYARLAR BİZİ BEKLİYOR.TUT ELİMİ ÇIK SANDALA’’ DEMİŞ .USTA RESSAM SANDALA ATLAMIŞ BERABER KÜREK ÇEKMİŞLER VE ÇOK UZAKLAŞARAK BAŞKA GÜNEŞLİ ÜLKELERE DOĞRU YOLALMIŞLAR..

YENİ ÜLKELER KEŞFEDİP YENİ TABLOLAR YAPACAKLARMIŞ .YARATIM YOLUNDA DAHA BAŞKA BOYUTLAR ,ZAMANLAR ONLARINMIŞ ARTIK.MUTLU OLMANIN TEK YOLUNUN YAŞADIĞIMIZ YERYÜZÜNE BİR İZ BIRAKMAK OLDUĞUNU BİZLERE HEP HATIRLATACAKLARDIR SANIRIM .

TABLODAN TAŞAN SULAR SEÇMENLERİ SULAR ALTINDA BIRAKIR.SULARÇEKİLİNCE SULAR ALTINDA KALAN SEÇMENLERİN OLAYLARDAN HABERLERİ BİLE YOKMUŞ .GEÇEN ZAMANI HİÇ HATIRLAMAZLARMIŞ .YALNIZCA DENİZ SUYUNUN ,ETEK UÇLARINDA BİRİKTİĞİ İMPARATOR OLAYLARI HATIRLAR. İMPARATOR ETEKLERİNDE Kİ DENİZ SUYUNUN KÖPÜKLERİNE UZUN UZUN BAKAR.

İMPARATOR FARKINDADIR.

FAKAT YALNIZCA FARKINDADIR.

YAPACAK HİÇBİR ŞEYİ YOKTUR.ÇARESİZDİR.YERYÜZÜNE KENDİ İZİNİ BIRAKACAK YETENEĞİ YOKTUR.BİR ESER BIRAKMA ŞANSI YOKTUR.

HATIRLAMAK VE FARKINA VARMAKTAN BAŞKA HİÇBİRŞEYİ YOKTUR.

BİZLER BU MASAL KAPISINDAN ÇIKARKEN İMPARATORUN FARKINDALIĞININ PEK DE ÖNEMLİ OLMADIĞI KANISINDAYIM.

İMPARATORUN SEÇMENLERİNİN , HİÇBİRŞEYİ HATIRLAMAMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR SADECE .

KİM BİLİR ÖYLE GİDERSE KAÇ YÜZYIL BU KENT İNSANLARI HAYAL KIRIKLIĞI İLE YAŞAMAYA DEVAM EDECEK.

NE DEMİŞLER ‘’TARİHTEN DERS ALMAYANLAR ,ONU TEKRAR YAŞAMAYA MAHKÜMDÜRLAR.’’

BİR ŞAİR OLSA DA ŞİİRLE UYANDIRSA BİZİ.

……………GÖZLEMCİ

’politikacılar tarafından haritadan silinmiş bir kenttir Siirt.’’

Siirtli bir gencin Siirt gerçeğiyle ilişkisi

‘’politikacılar tarafından

haritadan silinmiş bir kenttir Siirt.’’

http://www.siirtdogus.com da ilgimi çeken masumane bir yazıyı hem aktarmak hem de gençlerimizin hayalleri ile Siirt gerçekleri arasında ki ilişkilere dikkat çekmek istiyorum.

Mimari özellikleriyle kaybolan bir şehirdir Siirt .Yani bir anlamda hafıza ve hatıralarını yitirmiş bir kentir.Bir bakıma politikacılar tarafından haritadan silinmiş bir kenttir. Geçmişini arayan bu kentte gençlerin işi daha da zordur sanırım.Yaşlılar nostaljiyle ayakta durumaya çalışıyorlar.Yaşlıların hayallerinde eski Siirt, zaman aşınımına uğramadan duruyor.

Oysa gençler ! Gençlerin işi çok zor.Sokaklarında inek ve koyunların dolaştığı ,ekonomik sıkıntılardan dolayı çocuk boyacıların cirit attığı,susuzluktan kavrulan Siirti daha uzun süre çile çekmeye mahkumdur.Bilardo salonları, pırıl pırıl gençlerin zamanlarını harcadıkları yani geleceklerini pozuk para gibi harcadıkları yerler olarak durdukça Siirt daha uzun süre bugününü geleceğe aynı karelerle taşıyacaktır.

Geçmiş çoğu kez önümüze gelecek olarak gelir.Bir geçmişliğe ihtiyaç vardır herzaman.Kültüre doygun bir geçmişlik. Siirtli gençler ne yazık ki şimdiki siirtin gericileşen yüzünü görüyorlar Siirt’in tarihinden ve gerçeklerinden bi haber olarak.

Eyfel kulesini Siirtin ortasına kolajlayan genç arkadaşımız konuya ilişkin ip uçları veriyor zaten. muzurluk olarak tanımlıyorsa da sonuçta masumane olarak görüyorum ancak …

’’Eyfel kulesi’’ ne ilerlemeye nede Siirt gerçeğine yakın duran bir tasarı veya hayal .Siirti bu kendi gerçeğini beslemekten uzak hayallerimizle hiçbir yere götüremedik .Karamsarlık değil benim ki .olsa olsa umutsuzluk hali.Biliyorum ki umut yoksa karamsarlık ta yoktur.o halde karamsar değilim.’’her yeniden’’ zaten umutsuzluktan doğmaz mı?

Hep hayal ve umut. En kırılgan yerimiz.Hayal gücümüz de en aldatılan yanımız oldu.

Süleyman Demirelleri,Erdoğanları,Fadıl Akgündüzleri tarih sahnesine çıkaran da bu masum hayal gücümüz.sonrada hep aldatıldık diye feryat ederiz ve daha çok aldalıcağız bu gidişle .

Çocuk iken hükümet konağında tezahürattan gaza gelen zamanın politikacısı ve 35 sene ülkemin anasını ağlatan Süleyman Demirel bağırıyordu’’Siirt’e deniz getireceğim’ .O Yıllardan bu yana Siirt politikacıların oy dilendikleri ve ihanet ettikleri bir şehirdir.

Süleyman Demirelin bu gerçek dışı politik söylemine inanın herkez inanmıştı o zamanlar.Çünkü Siirtliyi hayalleriyle başbaşa bırakırsanız Siirt’ti deniz kenarında hayal kurmaktan alıkoyamazsınız.Deniz kenarında bir Siirt.Eyfel Kulesine takılı bir Siirt.Ya da…….Siirt’in ortasında bir Eyfel.

Eyfel kulesi veya deniz ne fark eder.

……………………gözlemci

Siirtli bir gencin hayalleri

‘’Öncelikle Eyfel Kulesinin kısaca bilgilerine göz atalım; Fransa`nın başkenti Paris`in sembolü olan, 324 m. yükseklikteki(antenle birlikte) demir kule, Sen Nehri kıyısına 1889 yılında inşaa edildi. Yapan mühendisin ismiyle anılıyor: Gustave Eiffel. Mimarın ismiyse Stephen Sauvestre.
Kule 1887-1889 arasında tam olarak (2 yıl, 2 ay, 5 gün)de inşaa edilmiş. 50 mühendis, 5.300 ozalit plan kullanılmış, 100 demir işçisi, 121 işçi çalışmış. Toplam ağırlık 10.000 ton. Eyfel Kulesi, dünyanın en çok ziyaret edilen yeri olma özelliğine de sahip.
Evet Eyfel Kulesi Dünyanın 7 harikasından sadece birisi.


‘’Şimdi düşündüm de Siirt’e ne yapılırsa yapılsın, Siirt yine aynı Siirt…
Ya Siirt güzellikleri hak etmiyor, ya da insanlarımız bu kadar şeyi kaldıramıyor.
Gelişelim gelişelim diyoruz da, Türkiye’de Siirt’in artık savunulacak bir tarafı kalmadı diye düşünüyorum.
Ufak bir munzurluk yaptım ve EYFEL KULESİ’ni Siirt’in girişine yerleştirdim. Acaba Eyfel Siirt’te olsa ne olurdu diye düşündüm bir ara kendi kendime…
Evet aldığım cevap şu…
Sokaklarda yürürken iki adımda bir karşımıza çıkan o ufak boyacılar var ya bence her biri bir köşesinden tutar kim daha önce Eyfel’in üstüne tırmanır diye yarış yaparlardı, Eyfel Kulesinin altına bir çayhane açarlardı dışarıya da sandalyeleri atarlardı, Sabah’a karşı birileri gelir Eyfel Kulesinden birşeyler yürütmeye çalışırdı, İneklerimizi Eyfel Kulesinin etrafında otlatırdık, Seyyar satıcılarımız el arabalarıyla gelen turistlere birşeyler satmaya çalışırlardı, Semt Pazarına gitmemekte ısrar eden balıkçılarımız soluğu Eyfel Kulesinin civarında alırlardı ve bu örnekleri daha bir sürü çoğaltabiliriz.
Siirt’te Eyfel Kulesini sizde kafanızda canlandırabildiniz mi benim gibi. Sonumuz nasıl olurdu…
Şunu belirtmek isterim ki Siirt’in kıymetini bilelim ve bir hiç uğruna memleketimizi harcamayalım, olumsuzlukları elimizden geldiği kadarıyla aza indirgeyelim…
Bu sefer ki Sloganımız HER ŞEY SİİRT İÇİN….’’