19 Mayıs 2008 Pazartesi

sema gösterisi ve Tasavvuf Müziği konseri

Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nun Siirt'te düzenlediği sema gösterisi ve Tasavvuf Müziği konseri ilgiyle izlendi. Siirt Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın girişimleriyle Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğunun gerçekleştirdiği sema gösterisi ve tasavvuf müziği konseri Siirt Anfitiyatroda gerçekleştirildi. Mevlevilik, Mevlana ve felsefesinin anlatıldığı sunumun ardından tasavvuf müziği eşliğinde sema gösterisi yapıldı. Katılımın oldukça yüksek olduğu gösteriyi Siirtliler ayakta alkışladı. Sema gösterisinden sonra bir konuşma yapan Siirt Belediye Başkanı Mervan Gül, Siirt halkı için buna benzer etkinliklerin devamını getireceklerini belirterek, "Bu gün Konya Türk Tasavvuf Müziği topluluğunun düzenlemiş oldukları sema gösterisi ve tasavvuf müziği konserinden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Çok yakında başka etkinliklerde düzenleyeceğiz" dedi.

İlk Telekonferans İmkanı ile Teknoloji Destekli Eğitim Sistemi Siirt'te Başladı

siirtli öğrenciler Teknoloji Destekli Eğitim sisteminde bir ilki gerçekleştirmenin ve ders görmenin sevincini yaşadı. Türkiye'de ve Siirt'te ilk defa kurulan Teknoloji Destekli Eğitim Sistemi'nin açılışı Siirt Valisi Necati Şentürk, Belediye Başkanı Mervan Gül, Milli Eğitim müdürü M. Ali Atalay ve diğer davetliler tarafından yapıldı.

Okulun imkanları ile hazırlanan Teknoloji Destekli Eğitim projesi ile ilgili açılış konuşması yapan Selami Değer Lisesi Okul Müdürü Nurettin Kebapçı, "Okul ve veli iş birliği ile sınıflara projeksiyon makineleri taktırılarak tüm derslerin görsel ve işitsel olarak işlenmesi böylece derslerin daha anlaşılır ve zevkli bir şekilde işlenmesi sağlanır. Projeksiyonların tamamı yeni bir teknoloji ile toplantı odasına bağlanarak toplantı odasında gerçekleştirilen seminer, konferans ve diğer tüm etkinlikleri tüm sınıflarda canlı olarak izlenmesi sağlandı. Bununla birlikte ilimizin dışında yaşayan bilim adamları, öğretim görevlileri, Ünlü yazarlar ve başarılı liderlerle internet yolluya Eğitimler, seminerleri konferanslar düzenlenecek ve öğrencilerin ufku genişletilerek daha iyi eğitim görmeleri hedeflenmektedir. Türkiye'nin her noktasından canlı olarak alınacak ses ve görüntüler video-konferans sistemi ile anında sınıflara iletilebilecektir. Bu projenin Türkiye'de ilk defa uygulanmakta olup bu güne kadar yaklaşık 30.000 YTL harcanmıştır. İlk Konferans talebi öğrencilerimiz tarafından Cumhurbaşkanımızdan istenmiş bu Telekonferans talebi ileriki zanlarda gerçekleştirilmek üzere kabul edilmiştir." dedi.

Siirt Valiliği tarafından hazırlanan Organik Arıcılık Projesi

Siirt Valiliği tarafından hazırlanan Organik Arıcılık Projesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi (GAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından kabul edildi.

Hazırladıkları projeyi GAP İdaresi Başkanlığı ile ortaklaşa yürüteceklerini belirten Siirt Valisi Necati Şentürk, Organik Arıcılık Projesi'nden 20 çiftçi ailesinin faydalanacağını kaydetti. Proje kapsamında 600 adet organik arılı kovan alımı yapacaklarını belirten Vali Şentürk, üretilecek organik balın il ekonomisine önemli katkılar sağlayacağını söyledi. Vali Şentürk, "İlimizde arıcılık eski usullerle yapıldığı için istenen gelişmeyi sağlayamamıştır. Geliştirdiğimiz projeyle ilimizde organik arıcılığı teşvik edip, modern teknikler kullanarak üretimi artıracağız. Her yıl çiftçilerimize dağıttığımız kovanlar, kalıcı çözüm getirmemiştir. Göreve başlar başlamaz çiftçilerimizi organize ederek, ilimizde Bal Üreticileri Birliği'ni kurduk. Tarım İl Müdürlüğümüz aracılığıyla da arıcılıkta verimin artırılmasına yönelik çalışmalar yaptık. Ardından bal üreticilerimizi dünya pazarıyla rekabet edebilmeleri için ciddi bir eğitimden geçirdik" diye konuştu.

Lezzeti ve kalitesiyle piyasada tercih edilen bir bal olan Pervari balının Osmanlı Sarayı'nda da tüketildiğini belirten Vali Şentürk, "2003 yılında Türk Patent Enstitüsü'ne tescil ettirdiğimiz Pervari balı lezzeti ve kalitesiyle çok tercih edilmekle birlikte üretiminin az oluşundan istenen seviyeye ulaşamamıştır. Valiliğimin yoğun girişimleri sonucu kabul edilen organik arıcılık projesi ile üretimi artırıp dünya pazarında da söz sahibi olmayı amaçlıyoruz" dedi.

Kabul edilen Organik Aracılık Projesi'nin toplam tutarının 159 bin YTL olduğu açıklandı.

Siirt'te 'Veysel Karani Sempozyumu' Hazırlıkları Sürüyor

Siirt'te 'Veysel Karani Sempozyumu' Hazırlıkları Sürüyor
'Siirt Kültür Kurultayı' Kapsamında 21-24 Mayıs 2008 Tarihleri Arasında Düzenlenecek 'Veysel Karani Sempozyumu ve Anma Etkinlikleri'nin Hazırlıkları Sürüyor.



'Siirt Kültür Kurultayı' kapsamında 21-24 Mayıs 2008 tarihleri arasında düzenlenecek 'Veysel Karani Sempozyumu ve Anma Etkinlikleri'nin hazırlıkları sürüyor.

Anma etkinlikleri ile ilgili hazırlıklar Siirt Valisi Necati Şentürk'ün başkanlığında yapılan toplantılarda ele alınıyor. Kültür Kurultayı ile Siirt'in kültür ve edebiyat zenginliklerini ortaya çıkartarak gelecek kuşaklara aktaracaklarını belirten Vali Necati Şentürk, "Valiliğimiz, üniversitemiz ile Siirt İlim Spor Kültür Araştırma Vakfı (SİSKAV) ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin iş birliği içerisinde yürüteceğimiz Siirt Kültür Şurası'nda, saygın bilim adamlarımızın önderliğinde bilimsel esas ve yöntemler kullanılarak tarih, kültür ve edebiyat alanında çok önemli çalışmalar gerçekleştireceğiz. Amacımız Siirt'in sahip olduğu zengin tarihini ve kültürel değerlerini ortaya çıkarmak ve yaşatılarak gelecek nesillere aktarmaktır" diye konuştu.

Kurultay kapsamında hafta içerisinde Veysel Karani Sempozyumu ve Anma Etkinlikleri düzenleyeceklerini ifade eden Vali Şentürk, "Zengin bir tarihsel geçmişi olan ilimiz, çok kıymetli kültürel değerleri de topraklarında barındırmıştır. Bu değerlerimizin arasında ön plana çıkan ve yeryüzünde anne sevgisinin sembolü olan Veysel Karani'yi anmak ve inanç turizmini canlandırmak amacıyla çeşitli konferanslar, tiyatro gösterileri, resim sergisi ve şiir yarışmaları düzenleyeceğiz. Zengin kültür mirasımızı yaşatmak amacıyla tertiplediğimiz etkinliklere tüm vatandaşlarımızı davet ediyorum" dedi.

21 Nisan 2008 Pazartesi

Sait Yıldırımer. Resim, Müzik ve Şiir'de dikkat çekiyor

Sait Yıldırımer. Resim, Müzik ve Şiir'de dikkat çekiyor
small font small font medium font large font large font

1956 Siirt Merkez doğumlu. KEÇİKE sülalesinden. Şefik Yıldırımer’in ikinci oğludur. Sait Yıldırımer toplum 6 kardeşler. Sağlığındayken Siirt halde komisyonculuk yapan babası Hacı Şefik 1995’te rahatsızlanarak vefat eder.


M.Sait Yıldırımer


Sait Yıldırımer, 1974’te liseyi bitirince Siirt Talebe Yurdu’na yerleşir ve İstanbul’da ilk ticaret hayatına da bu yıllarda bir akrabasının özel işletmesinde muhasebecilik yaparak başlar. Bir yandan da eğitimini sürdürür ve dershaneye gidip gelmeye başlar. İdealinde Mimarlık Fakültesi’ni okumak vardır. Girdiği sınavlarda istemiş olduğu bölümü kazanacak puanı yakalar fakat özel nedenlerden dolayı istediği fakülteye kaydını yaptırmadı. 1980’de Almanya Frankfurt’taki Gethe Üniversitesi Sosyoloji Bölümüne kaydını yaptırır. Almanya’da 1 yıl kaldıktan sonra oradaki çalışma imkanlarının elvermemesinden dolayı eğitimini yarıda bırakarak 1983 yılının Aralık ayında İstanbul’a geri döndü. 1985’te bir arkadaşıyla beraber halen devam ettiği Şinel Asansör Ltd.Şti.’ni kurar. 1988’de şirketi devralarak aile şirketine dönüştürür ve halen şirketin Yönetim Kurulu Başkanıdır.


M.Sait Yıldırımer


Yıldırımer, ayrıca 2007’nin Aralık ayında İstanbul Fatih ilçesinde Kadınlar Pazarı diye anılan Siirt’lilerin “Küçük Siirt” diye adlandırdıkları yerde CAFE MOLA adı altında mekân açtı. Faaliyetlerine değişik bir konsept içerisinde devam eden kafeteryanın en önemli özelliklerinden biri Siirt’li hemşehrilerimizin çay ocağı zihniyetinden uzaklaştırılıp kafeterya bilincini az da olsa gösterebilmek veya kafeterya ortamı arayan Siirt’li hemşehrilerimizin ve bölgedeki diğer müşterilerinin ihtiyaçlarına alternatif sunma çabasıdır.


Yıldırımer’in ticari yaşamının dışında ençok dikkati çeken yönü sosyal ve sanatsal etkinlikleridir. Resim, şiir ve müzik gibi çeşitli sanatsal etkinliklerle yakından ilgili ve hobi olarak devam ettirmektedir. Resim sanatıyla ilgili çalışmalarının sonucunda 4.kişisel sergisini açmanın heyecanını yaşıyor. 3.kişisel sergisini 2006’da Siirt Eğitim ve Kültür Merkezi’nde Siirt eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Siirt Belediye Başkanı Mervan Gül ve Siirt Belediye Başkan Yardımcısı Nurettin Ertemel’in katkılarıyla sergilemişti. Doğduğu memleketi Siirt’te sergisinin açılmasını ayrı bir onur kaynağı olarak değerlendirmektedir.


İlk yağlı boya tablosunu 1972'de Siirt'te sergiledi


Resim çalışmalarını değişik atölyelerde kolektif olarak sürdürdüğü gibi evinde atölye olarak kullandığı mekânda da sürdürmektedir. Resim çalışmalarının temelini yağlı boya çalışmaları oluşturuyor ve genelde yöresel mekânları tercih ediyor. Resim merakı kendisinde ilkokul yıllarındayken başlamış ve kara kalem çalışmalarıyla yeteneğini geliştirmeye çalışmaktaydı. Lise yıllarındayken resim öğretmeni kendisindeki yeteneği görünce teşvik eder ve bu teşvik sayesinde yağlı boya tarzını geliştirdi. İlk yağlı boya tablosunu 1972 yılında Siirt Eğitim ve Kültür Merkezi’nde sergiledi.


Sait Yıldırımer tabloları


Resim çalışmalarının yanı sıra müzik çalışmalarında da kendini geliştirme ve özel gayretler içerisinde bulunan Yıldırımer’in müziğe olan ilgisi rahmetli amcası sayesinde başlar. Rahmetli amcası cümbüş ve telli çalgıları çok iyi çalan biriydi. Kendi ailesinin bütün fertlerine müzik sevgisini aşılamıştı. Amcası, küçük yeğeni Sait Yıldırım’in sesini beğenir ve ilgiyle dinlerdi. Bundan dolayı kendi çocuklarına ait olan mandolini Sait Yıldırım’a hediye eder. Fakat Sait Yıldırımer’in babası oğlunu müzikle ilgilenmesini pek hoş karşılamaz ve daha farklı alanlara yoğunlaşmasını ister. Tabi bu durum Sait Yıldırımer’in müziğe olan ilgisini dizginleyemez. Nitekim 1978 yılında İstanbul Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne devam etmeye başlar. O dönemin değerli hocalarından Şan dersleri alır. O derslerin bilgi ve birikimiyle hala hobi olarak klavye çalmaya devam etmektedir.


Yıldırımer, resim ve müzik çalışmalarının yanında şiir yazmaya da meraklıdır. Küçük yaşlarında başlayan hece vezniyle yazılmış dörtlükler zamanla serbest ve özgün duygulara dönüşür. Yayınlanmaya hazır yaklaşık 60 şiiri bulunuyor. Bunların içerisinde Siirt’i ve Siirt’linin memleketine olan özlemini dile getiren AMMO BERHO adıyla şiirini Siirtliler.Net okuyucularıyla paylaşmaktan gurur duymaktadır. Upuzun olan AMMO BERHO şiirinin sadece ilk iki paragrafını okuyucularımızın beğenisine sunuyoruz.


AMMO BERHO


Bir Pazar günü yolum düştü, muhabbet çarşısına
Memleket özlemiyle, bir şeyler paylaşmaya.
Gurbet elde yaşamak sızlatır böyle içim,
Unutmak mümkünmüdür benim güzel Siirt’im.
Çayımı yudumlarken köşenin bir yerinde,
Berroce’de bir adam takıldı gözlerime
Hafızamı zorladım belki tanırım diye
Hal hatır sormak için yanaştım dizlerine
“Merhaba Ammo” dedim, “tanıdık geldin bana”
Tatlı bir tavır ile otur dedi yanıma
Bana Berho diyorlar, esas adım Burhan’dır,
Siirt’lilerde adettir, isimler perişandır.
Lakaplarla anılır hikayesi herkesin
Bende bu memlekette sözü geçen biriydim
Gel gör ki kader bizi zalim gurbete saldı
O mutlu günlerimiz çok gerilerde kaldı.
Saygıyla eğilerek bende Siirt’liyim dedim,
Tanımak istiyorum nasıldı memleketim
Anlatmaya başladı canlı bir tarih gibi,
Anlattıkça açıldı doluverdi gözleri.


Sokulmeşeyeh’te bir dükkanım var idi,
Çok zengin değil idim ama “Vallah baş idim”
Akraba u dostlarım her daim bende idi,
Sabah erken kalkardım öğlen dinlenme vakti.
Zaman çabucak geçti yaşım yetmişi buldi,
Bu son yaşımızda İstanbul nasip oldi.


Fatih’te ev tuttu, bizim evletlerimiz,
Başkabir yer görmedi paslandı gözlerimiz
Burada kimseden hayır yok, karımla baş başayız
O hiç tirki bilmiyor bütün gün evde yalnız.
Buraya geldiğimize valla çok pişmanız çok
Ah ebi ah vallahi beni anlayan yok yok
Bizim memleketimiz çok güzel ve şirin idi
Ama şanssızlık işte değişmiyor talihi
Siirt’in insanları ahde vefa ederler
Her kimseyi görünce “Eşem int ebi” derler
Yemeğimiz lezzetli perde pilav u kitel
Sumaklı dolmalar var bumbara cokat derler
Kuyu kebaba büryan, kahvaltıda bile yenir
Tadına doyum olmaz dağırti otlu peynir
Bıttımdan sabunu var, fıstığın eşi yoktur...


kaynak:www.Siirtliler.net

M.Zakir ALP, memleketi Siirt’in halk oyunlarıyla ilgili kaynak arayışı içerisine girer.

Sakarya Üniversitesi’nde okuyan M.Zakir ALP, memleketi Siirt’in halk oyunlarıyla ilgili kaynak arayışı içerisine girer. Ancak yapmış olduğu araştırma sonucunda geçmişten günümüze kadar halk oyunlarımızla ilgili ciddi bir bilgi kaynağı eksikliğini görür. Bu Zakir Alpeksiklik karşısında kamçılanan Zakir ALP üniversideki tez konusunu “Sirt Halk Oyunları” olarak belirler. Detaylıca bir araştırma içerisine girerek halk oyunlarımızdan unutulanları ve bugün oynananları tespit eder, giyinilen halk kıyafetlerini, oyunlar esnasında çalınan müzik aletlerini tek tek araştırır.



Yapılan çalışma şu an kitap haline getirilecek durumdadır. Bu hususta Valiliğimizin ve Kültür Müdürlüğümüzün vereceği destekle halk oyunlarımız kitaplaştırıldığı taktirde bir kültür hazinemiz kaybolmaktan kendini koruyacaktır.




Halk oyunları nedir? Halk oyunlarının özünde kim vardır?


Kültürümüzün önemli öğelerinden olan halk oyunları her şeyden önce bir gelenektir, mirastır. Oyun ve müzik, halkımızın ortak duyguları olarak milli olma vasfının ve eğitiminin en güçlü araçlarından birisidir. Bardan horona, horondan halaya, halaydan zeybeğe, zeybekten karşılamaya ülkemizin her yerine ayrı renklerini dağıtmıştır.



Siirt Halk Oyunları


Kültür, geçmişten günümüze kuşaktan kuşağa aktarılabilen dinamik, değişken olan, insanın toplumdan öğrendiği her şeydir. Halk oyunlarımız da bu kültür öğelerinden biri olup ortaya çıkmasında etken olan inanç ve düşüncelerin oyunlara, giysilere nasıl yansıdığı ayrıca önemlidir.



Bir coğrafya ve tarih gerçeği olarak, çeşitli bölgeler için değişik ve renkli örnekler halinde, her fırsatta milli ve mahalli bir kaynaşma ve hareket unsuru halinde yaşatılan bu gelenek, tabiat sevgisi, insan sevgisi, memleket sevgisi ve millet bağlılığının açık tezahürüdür. Kısaca her sanat dalında olduğu gibi halk oyunlarımız da insanı anlatır. Oyunlarımızın altında, kaynağı çok eskiye dayanan, bugün unutulmaya yüz tutmuş derin bir mananın gizlendiği hissedilir.



Neden Siirt halk oyunları ile ilgili çalışma yapıyorsunuz?


Siirt’in kültürünü, gelenek ve göreneklerini, acılarını, sevinçlerini anlatan halk oyunlarımız ile ilgili ciddi bir çalışma eksikliği bulunmaktadır. Siirt Halk Oyunları, oyun hikâyeleri, giysileri ve müzik notaları ile ilgili olan bu çalışma, daha önceden yapılmış çalışmaların eksikliğini gidermek ve çevresindeki iller ile farklılığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.



Bu alanda daha önce yapılan çalışmaların yetersiz kalması ve halk oyunlarının giysisinden oyun hikâyelerine, halk oyunlarına eşlik eden enstrümanlardan müziklerinin notasına kadar ilk defa bu kadar kapsamlı bir çalışma yapılmış olması bu alandaki eksikliği bir nebze azaltmak ve bu konuya ilgili daha sonra yapılacak çalışmalara kaynak teşkil etmesi amaçlanmıştır.




Halk oyunlarıyla ilgili çalışmalar yaparken nasıl bir yol izlediniz?



Siirt, Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının kesiştikleri alanda kurulmuş olup birçok medeniyete mesken olmuştur. Bu bölgede var olan giysilerinin nasıl şekillendiği ve nasıl etkilendiği ayrı ayrı incelenerek detaylarıyla sunulmuştur. Kostümlerindeki çeşitliliği ve renkliliği ise Botan Bölgesi içerisinde yer alması ve bölgede yaşayan diğer iller gibi doğal koşulların ve inancın etkisiyle şekillenmiştir.




Siirt’te tespit edilen halk oyunları ve hikâyeleri hakkında bilgiler verilmiş, yöresel halk oyunları giysileri ayrı ayrı ele alınıp incelenmiştir. Halk oyunları giysileri incelemelerinde her parçanın şekil olarak özelliklerinden bahsedilmiş, kumaşları ve dokuma şekilleri incelenmiştir. Bölgede geçmişte yaşamış ve yaşamakta olan halkın, halk oyunları giysileri analiz edilmiş ve fotoğraflarla incelenerek sunulmuştur. Ayrıca Siirt ile ilgili yapılan İl Yıllıklarındaki yazı ve kaynaklardan faydalanarak Siirt İli giyim kuşamı, oyun isim ve hikâyeleri incelenmiş, çalışmamıza kaynak oluşturmuştur





Halk oyunları müzikleriyle ilgili nasıl bir çalışma yaptınız?




Siirt’in kültür zenginliğinden olan ezgileri, müzikal yapısı kendine has üslubu, giysisi ile halay bölgesinde bulunan diğer illerle olan farklılığı ve benzer yanları ortaya konulmuştur. Siirt’te kullanılan kemençe (Rebab) nin tarihçesi araştırılmış genel özellikleri hakkında bilgiler fotoğraflarla sunulup müzikal özellikleri ve yapımında kullanılan malzemeler hakkında bilgiler verilerek halk oyunlarına eşlik eden çalgılar da ele alınmıştır. Oyunların müzikal yapısı hakkında bilgiler verilerek halk oyunlarında kullanılan müziklerin, yöreye hâkim olan müzisyen ve bilirkişilerden faydalanılarak, aldığımız konservatuvar eğitimle ilk defa derlemesi yapılmış, notaya dökülmüş ve ölümsüzleştirilmiştir.




Halk oyunları ile ilgili çalışmalar yaparken ne gibi sıkıntılar yaşadınız?




Yörede kaynak yetersizliğinin yanında bu konuda çok az çalışmanın olması en büyük sıkıntıyı yaratmıştır. Gerek oyun figürlerinin oyun ezgilerinin araştırılıp arşivlenmemesi günümüze kadar ulaşmasını ciddi derecede engellemiştir. Her kültür unsuru gibi halk oyunlarımız hakkında eskiden yeterli derecede alan araştırmasının sağlıklı yapılamaması günümüzde bu gibi sıkıntılara sebep olmuştur.



Bu çalışmayı hazırlarken, daha önceki kaynaklarda adı geçen oyun ve giysi parçalarından bazıları hakkında yeteri derecede kaynak bulunamaması, sıkıntı yaratmıştır. Özellikle giysi, takı ve aksesuar konusunda elimizde örnek olmamasının önemli sebeplerinden biri de yörede vefat eden kişilerin özel eşyaları ve giysilerinin hayır amaçlı dağıtılmasındandır. Çok eskiye dayanan bu oyunlarımızın günümüze gelene dek kendini koruyabilen ve oyunun oluşmasında etkili olan sebepleri hakkında yeterince kaynak teşkil eden oyunların sayısı maalesef azdır. Siirt’e bağlı diğer ilçelerin de zamanla başka illere bağlanması bu çeşitliliği etkileyen önemli faktörlerdendir.




Mehmet Zakir ALP’in Özgeçmişi



1977 Siirt’te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Siirt’te tamamladı. Halk oyunlarına gerçek manada SİSKAV (Siirt, İlim, Sanat, Kültür, Araştırma Vakfı)’da açılan halk oyunları kurslarına katılarak başladı. Belli bir döneme kadar kursiyer olarak birçok yarışma ve gösteride görev aldı. Daha sonra fahri antrenör olarak Siirt Halk Eğitim Merkezi, Siirt Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Siirt Gençlik Merkezi ve okullarda halk oyunları eğitmenliği yaptı. ‘Sporla Tanış’ adlı yaz okullarında halk oyunları branşında görev aldı.




2002 yılında Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Halk Oyunları Bölümü Özel Yetenek Sınavı’na girerek bu bölümü birincilikle kazandı. 2004 yılında İstanbul Şişli Kültür Eğitim Derneği’nde, 2005 yılında ise İstanbul Düğün Folklor Eğitim Merkezi Derneği’nde Siirt Yöresi eğitmenliği yaptı.




Adapazarı Halk Eğitim Merkezinde 2 yıl süre ile çeşitli yöreler öğreterek halk oyunları öğretmenliği yaptı.




2006 yılında Türk Halk Oyunları Bölümü’n den 1. likle mezun oldu. Aynı yıl Kocaeli Üniversitesi’nde Tezsiz Yüksek Lisans (Pedagojik Formasyon Eğitimi) yaparak müzik öğretmenliği yapmaya hak kazandı.




2007 yılında da yine Sakarya Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Ana Bilim Dalında Tezli Yüksek Lisansa başladı. Halen Sakarya’da bu programda eğitimine devam etmektedir.

kaynak:www.Siirtliler.net

2 Mart 2008 Pazar

SASON /İSYANLAR TARİHİ/ÇETİN ALTAN


Anarşi Tarihi

Nedense kuvvet şurubu gibi, bir övünme şurubuna çevirdiğimiz Osmanlı tarihi, gerçekte tam bir anarşi tarihidir.

1- 1519'da Tokat dolaylarında Şeyh Celali'nin öncülüğündeki ayaklanmalar...
2- 1525'te Yozgat'ta Baba Zünnun Ayaklanması...
3- 1526'da Sivas, Amasya, Tokat, Maraş, Adana, Tarsus, İçel bölgelerine yayılan Kalenderoğlu Ayaklanması...
4- 1559'da, Kanuni'nin sağlığında oğulları Şehzade Selim ile Şehzade Beyazıt arasında çıkan kavgada; Beyazıt yandaşlarının dağa çıkması ve medrese öğrencilerinin ayaklanması...
5- 1566'da Kastamonu, Bolu, Samsun'da, medreseyi bitirmelerine karşın iş bulamayan öğrencilerin başlattığı ve halkın da katıldığı geniş ayaklanma...
6- 1581'de Bolu ve Gerede yörelerindeki Köroğlu Ruşen Ayaklanması...
7- 1587-97 arasında Karaman'da Davudoğlu önderliğindeki ayaklanmalar; Batı Anadolu'da Neslioğlu önderliğindeki ayaklanmalar; Antalya yöresinde Şahgeldi önderliğindeki ayaklanmalar...
8- 1598'de Sivas ve Maraş yörelerinde, Karayazıcı'nın başlattığı ayaklanmalar...
9- 1604'te Kastamonu, Çorum dolaylarında Tavil Halil, Karasaid, Marakaş, Kalenderoğlu Mehmet ve Gurguroğlu ayaklanmaları...
10- 1622-1658'de Erzurum'da Abaza Mehmet Paşa ve Abaza Hasan Paşa ayaklanmaları...
11- 1730'da İstanbul'da Patrona Halil Ayaklanması...
12- 1806'da Edirne Ayaklanması...
13- 1807'de İstanbul'da Kabakçı Mustafa Ayaklanması...
14- 1822'de Mora Başkaldırısı ve Yunanistan'ın bağımsızlığını ilan etmesi...
15- 1831'de Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın ayaklanması...

Osmanlı tarihinin nasıl ve neden bir anarşi tarihi olduğu ve 36 padişahtan 14'ünün nasıl ve neden devrildiği, ayrıntılarıyla incelenmeden; sadece "Türk'e Türk propagandası" yapmakla varılacak yer; resmi resepsiyonlarda dahi, birtakım kaygı fıskıyelerinin çoğalması olur...

Osmanlı Dönemindeki Kürt İsyanları

  1. Babanzade Abdurrahman Paşa isyanı (1806- Musul)
  2. Babanzade Ahmet Paşa isyanı (1812 – Musul)
  3. Zaza’ların isyanı (1820)
  4. Yezidilerin isyanı (1830- Hakkari)
  5. Şerefhan isyanı (1831- Bitlis)
  6. Bedirhan isyanı (1835- Botan)
  7. Garzan isyanı (1839- Diyarbakır)
  8. Ubeydullah İsyanı (1881- Hakkari)
  9. Bedirhan Osman Paşa ve kardeşi Hüseyin Paşa isyanı (1872-Mardin-Cizre)
  10. Bedirhan Emin Ali isyanı (1889- Erzincan)
  11. Bedirhaniler ve Halil Rema isyanı (1912-Mardin)
  12. Şeyh Selim Şehabettin ve Ali isyanı (1912- Bitlis)
  13. Koşgari isyanı (1920- Koşgiri)

Cumhuriyet Dönemi Kürt Ayaklanmaları

  1. Nasturi isyanı (1924- Hakkari)
  2. Jilyan isyanı (1926- Siirt)
  3. Şeyh Sait isyanı (1925- Bingöl-Muş-Diyarbakır)
  4. Seit Taha ve Seit Abdullah isyanı (1925-Şemdinli)
  5. Reşkotan ve Reman isyanı (1925- Diyarbakır)
  6. Eruh’lu Yakup Ağa ve oğulları (1926-Pervani)
  7. Güyan isyanı (1926-Siirt)
  8. Haco isyanı (1926- Nusaybin)
  9. I. Ağrı isyanı (1926)
  10. Koçuşağı isyanı (1926- Silvan)
  11. Hakkari- Beytüşşebab isyanı (1926)
  12. Mutki isyanı (1927- Bitlis)
  13. II. Ağrı isyanı
  14. Biçar harekatı (1927- Silvan)
  15. Zilanlı Resul Ağa isyanı (1929- Eruh)
  16. Zeylan isyanı (1930- Van)
  17. Tutaklı Ali Can isyanı (1930- Tutak-Bulanık-Hınıs)
  18. Oramar isyanı (1930- Van)
  19. III. Ağrı harekatı (1930)
  20. Buban aşireti isyanı (1934- Bitlis)
  21. Abdurrahman isyanı (1935-Siirt)
  22. Abdulkuddüs isyanı (1935-Siirt)
  23. Sason isyanı (1935-Siirt)
  24. Dersim isyanı (1937-Tunceli)
  25. PKK terörü (1984-1999)

Çetin Altan

sason şat deresi

SİİRTLİ ÜNLÜLER

Hikmet Şimşek

1924'te Siirt'in Pervari ilçesinde doğdu. Müziğe ilgisi nedeniyle 1946 yılında Harbokulu'ndan ayrılarak Ankara Devlet Konservatuvarı'nın kompozisyon bölümüne giren , E. Zuckmayer ve Ferit Alnar ile çalıştıktan sonra Adnan Saygun'un öğrencisi oldu. 1953'te mezun olan ünlü sanatçı aynı konservatuvara öğretmen olarak atandı. Konservatuvar orkestra ve korosunu yöneterek şefliğe ilk adımını atan Şimşek, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nı (CSO) başarılı bir şekilde yönetince dikkatleri üzerine çekti ve yurt dışına kursa gönderildi. 1959 yılında yurda dönünce de CSO'ya yardımcı şef olarak atandı. 25 yıla yakın bir süre boyunca CSO'daki şeflik görevinin yanı sıra, Ankara Devlet Konservatuvarı'nda öğretmenliğe de devam etti.

Türkiye'de büyük çoğunluk onu pazar günleri TRT 1 ekranında yönettiği 'Pazar Konseri' ile tanıyordu. Şimşek'in bu konserlerinin en önemli özelliklerinden biri de çalacağı parçaları seyircilere anlatmasıydı. Bu onun kişiliğinin adeta bir göstergesiydi. Yaşamı boyunca çocuklardan büyüklere kadar her yaş grubuna müziği anlattı, icra etti.

sadece klasik müziğin Türkiye'de yerleşmesine katkıda bulunmamış, Türk besteci ve sanatçılarının yurt dışında da tanınmalarını sağlamıştı. Onların eserlerini yurt dışındaki orkestralarla icra etmiş ve plak kayıtlarını yapmıştı.12 Ekim 2001 tarihinde öldü.

HAKKINDA YAZILANLAR

Efsane Şef Veda Etti
Hürriyet 13 Ekim 2001

1924 yılında Siirt'te doğan, tüm Türkiye'ye klasik müziği sevdiren Şimşek, yurtdışında plak kaydı yapan ilk Türk orkestra şefiydi.
Ünlü orkestra şefi, Devlet Sanatçısı dün yaşamını yitirdi. Beynindeki tümör nedeniyle bir süredir rahatsız olan sanatçı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde tedavi görüyordu.


SANAT SERVİSİ

Ölümü, herkesi üzdü hizmetleri unutulmaz

Gürer Aykal (Şef):


Türkiye'ye her alanda yaptığı hizmetler hiçbir zaman unutulmaz. Özellikle müzik eğitimine genç yaşından son günlerine kadar sürekli yaptığı katkılar ileride meyvesini verip onun huzur içinde yatmasını sağlayacaktır. Bütün müzikseverlere, müzisyenlere baş sağlığı diler, ailesine üzüntülerimi içtenlikle paylaştığımı bildirmek isterim.

Bestecilerimizi yüreklendirdi

Cem Mansur (Şef): Türk bestecilerinin dünyaya duyrulmasında çok önemli bir yeri vardı. Onların eserlerini yurt dışında seslendirdi, plak yaptı. Şu an Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile konser vermek üzere Bandırma'da bulunuyoruz. Bütün orkestra büyük bir üzüntü içinde. Kendisini çok fazla tanıma fırsatım olmamıştı ama yaptıklarını yakından izliyordum. Çok büyük bir kayıp.

Plak yapan ilk şef

klasik müzik alanında bir çok ilki başaran müzikçilerden biriydi. Türkiye'deki ilk müzik festivallerini yönetti. Evrensel müziğin yurt alanına yayılmasında öncülük ederek Ankara Radyosu Oda Orkestrası ile Çoksesli Korosu'nun ve televizyon müzik bölümünün kurulmasına hizmet etti. Bu kuruluşlarda iki yıl süreyle yöneticilik yaptı.

, İzmir, Çukurova ve Bursa Devlet Senfoni Orkestraları'nın da kuruculuğunu üstlendi. Sanatçı, çağdaş, evrensel Türk müziğinin gönüllü misyoneri olarak yurtiçinde sunduğu bini aşkın konser, radyo ve televizyon programlarının yanı sıra, yurtdışında yönettiği 200 kadar konserin büyük çoğunluğunda bu eserlerin tanınmalarını sağladı. Şimşek, Türkiye'deki birçok ilk etkinliğin yanı sıra, yurtdışında plak kaydı yapan ilk Türk orkestra şefiydi. , ressam Nihal Şimşek ile evliydi.

Coşkun Aral

Coşkun Aral, 1 Mayıs 1956'da Siirt'te doğdu. Basın fotoğrafçılığı mesleğine 1974 yılında Günaydın ve Gün gazetelerinde başladı. 1976 yılında Ekonomi ve Politika gazetesinde devam etti. 1977 yılı kanlı 1 Mayıs olaylarında çektiği fotoğraflarla ilk kez Sipa Press ajansı vasıtası ile adını dünya basınında duyurdu. Bu olaya ilişkin fotoğraflarıyla Time, Newsweek dergilerinde yer aldı. Bunu izleyen yıllarda Sipa Ajansının Türkiye muhabirliğini üstlendi. Bu arada Türk basınında da Türk Haberler Ajansı, Milliyet, Hürriyet gazeteleri ile free lance çalıştı. 1980 yılında ilk defa Sipa ajansı adına Türkiye dışında görev aldı. Polonya'da ünlü Gdansk Grevi, İran, Irak olaylarına ilişkin çalışmalarıyla uluslararası platformda adını duyurmaya başladı. 1980, 12 Eylül darbesini daha önce yaptığı arşiv çalışmalarıyla ünlü Newsweek, L'Express dergilerinin kapaklarında ve yüzlerce uluslararası dergi sayfalarında yansıttı. 14 Ekim 1980 günü kaçırılan bir uçakta dünyada ilk kez hava korsanlarıyla bir röportaj gerçekleştirerek Türk ve dünya basınında adından söz ettirdi. Aynı olayla Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinde ödüller aldı. 1980 yılından itibaren sürekli olarak Lübnan, İran, Irak, Afganistan, Kuzey İrlanda., Çad ve Uzakdoğu'da meydana gelen savaşları görüntüledi. Time, Newsweek, Paris-Match, Stern, Epoca gibi dergiler adına savaş fotoğrafçısı olarak mesleğine devam ediyor. 1986 yılında fotoğrafa ilaveten Türkiye'de 32. Gün adına başlatığı savaş TV muhabirliğini asıl mesleği ile birlikte şu anda Haberci adlı televizyon haber belgeseli yapımcılığını da sürdürüyor. 1983/85 yılları arasında çektiği savaş fotoğrafları Paris'te FNAC'da sergilendi. Aynı yıllarda NewYork'ta Time Life Galerisi 'nde savaş fotoğrafları sergilendi. 1988 yılında Ara Güler ile birlikte Danimarka ve Finlandiya'da bir sergi açtı. 1993 yılında Almanya'nın Düsseldorf kentinde yabancılar kültür merkezinde "Savaş ve İnsan" konulu bir sergi hazırladı. 1983 yılında aralarında National Geography'nin ünlü fotoğrafçısı Reza ve Yan Morvan 'nın da bulunduğu dört savaş fotoğrafçısı ile birlikte hazırladığı "Galile'de Barış" adlı savaş fotoğraf albümü Edtion de Minuit tarafından yayınlandı. Lübnan savaşını konu alan bu kitap, daha sonra Almanya ve Cezayir'de basıldı. Yine New York'ta Pantheon yayın evi tarafından son dönemin en iyi 31 savaş fotoğrafçısını War Torn kitabında yer aldı. 1988 yılında Türkiye: Bin millik büyük serüven adlı macera fotoğraf albümü yayınlandı. 1995 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde Fielding Wordwide Yayınevi tarafından biri 'Savaş Tehlikeli Işık' diğeri 'Dünyanın En Tehlikeli Yerleri' adlı iki kitabı yayınlandı.

Şu anda da yapım ve yönetimini üstlendiği Haberci programının Türkiye'nin yanısıra uluslararası TV kanallarında da yayınlanmaktadır.

AYDIN BİLGİN

1944 Siirt’te doğdu.

Okul öncesi ilk resim eğitimini amcası ressam

Şefik Bilgin’den, okul yıllarında lise resim öğ-

retmeni Kırşehir’li İbrahim Bayram’dan aldı.

1967 Siirt lisesi Karma Resim Sergisi,Vali Mehmet

Aldan’dan TAKDİRNAME

1968-73 D.G.S. Akademisi (M.S.Ü) D’grubu Resim Sa-

natçısı Prof.Z.F.İzer ve Prof.Ö. Altan’ın Atöl-

yelerinde yetişti.

1971 D.G.S.A. Can İren Resim Yarışması II.ÖDÜL

1973 D.G.S.A. Ahmet Andiçen Resim Yarışması I.ÖDÜL

İstanbul Beyoğlu Şehir Galerisi

1.KİŞİSEL RESİM SERGİSİ

Akademik Kariyerini başarı ile tamamladı.

YÜKSEK LİSANS’la mezun oldu.

1974-99 Adapazarı Ozanlar Lisesi (Şht. Üstğ.Selçuk

Esedoğlu Lisesi) Resim ve S.Tarihi öğrt .liği

1977 Adapazarı Doğan Gıda Sanayi İsim ve Amblem

yarışması II.ÖDÜL

1979 Ankara İnsan Hakları Afiş Yarışması

SERGİLENMEYE DEĞER

1992 Konya Mevlana Resim Yarışması.

SERGİLENMEYE DEĞER

Adapazarı (AS) ARSELİ SANATEVİ kurucusu

Adapazarı 2.KİŞİSEL RESİM SERGİSİ

1995 İstanbul Tekel Geleneksel

8.Resim Yarışması

SERGİLENMEYE DEĞER

1996 Sakarya Güzel Sanatlar Galerisi

3.KİŞİSEL RESİM SERGİSİ

1997-98 Adapazarı Şht. Üstğ.Selçuk Esedoğlu Lisesi

BRANŞINDA BAŞARILI ÖĞRETMEN ÖDÜLÜ

Adapazarı B.Şehir Belediyesi.Kültür ve Sanata

Katkıları nedeniyle

TEŞEKKÜR PLAKETİ

1998 Sakarya Üniversitesi Kampüsünde

4.KİŞİSEL RESİM SERGİSİ

Adapazarı B. Şehir Belediyesi Kültür ve Sanata

Katkılar nedeniyle

TEŞEKKÜR PLAKETİ

1999 Adapazarı Abasıyanık Sanat Merkezi

5.KİŞİSEL RESİM ‘DESEN’ SERGİSİ

Adapazarı B. Şehir Belediyesinden

‘Fahri Sanat Danışmanlığı’

nedeniyle TEŞEKKÜR BELGESİ

1999-2000 Konya M.Akif Ersoy Lisesi Resim

ve S.Tarihi

Öğretmenliği

2000-2002 Konya Çimento And. Güzel Sanatlar

Lisesi Resim Öğretmenliği

TEŞEKKÜR BELGELERİ

2002 Konya (ASM)

ANADOLU SANAT MERKEZİ kurucusu

Konya ANADOLU SANAT MERKEZİ.

6.KİŞİSEL DESEN & YAĞLIBOYA RESİM SERGİSİ

Konya Milli Eğitim Müdürlüğünden

MESLEĞİNDE ÜSTÜN HİZMET PLAKETİ

2003 Konya B. Şehir Belediyesi Koski Md. ‘SU’ Afiş Yarışması

SERGİLENMEYE DEĞER

Konya B. Şehir Belediyesi Koski Md. TEŞEKKÜR BELGESİ

Konya (ARA) AKADEMİK RESİM ATÖLYESİ kurucusu

Konya-Karatay Belediyesi

Mevlana 730.Vuslat Yılı nedeniyle

Karma Sanatlar Sergisine Katkılarından.

TEŞEKKÜR BELGESİ

2003-2004 Konya Karatay Belediyesi

Karmek El Sanatları

Merkezi Sergisine

Katkıları nedeniyle TEŞEKKÜR BELGESİ

2005-2006 GESAM Üyesidir.


SERTAB ERENER

1964 yılında İstanbul ilinde dünyaya geldi. 11 yaşında kolit hastalığına yakalandı. Sertab Erener Işık Lisesi ve İstanbul Devlet Konservatuvar'ında eğitim aldı. Mezun olduktan sonra çeşitli gruplarda ve Sezen Aksu'nun yanında vokalistlik yaparak profesyonel müzik hayatına başlayan Erener 1990'ların başında Sezen Aksu'nun desteğiyle adını duyurmaya başladı. Bu arada 1989'da Sertab Altın olarak Klip Grubu'yla "Hasret", 1990'da "Sen Benimlesin" şarkılarıyla 2 kez Türkiye Eurovision elemelerine katıldı ama ülkemizi temsil edemedi. Sertab Erener'in ilk albümü 1992 yılında çıkardığı Sakin Ol'dur. 1994'de La'l ve 1996'da Sertab Gibi albümlerini yaptı. 2000 yılında Voice Mail grubu ile Zor Kadın adlı şarkısını Akapella tarzında söyledi ve dünya listelerinde şans aradı. Aynı yıl Bu Yaz adlı single'da Ricky Martin ile söylediği Private Emotion ve Yunan sanatçı Mando ile yaptığı Aşk/Fos adlı düetlere yer verdi. Fikret Kızılok'un bestelediği Kumsalda adlı parçasıyla sunduğu son albümü Turuncuyu 2001 Haziran ayında çıkardı. Sertab Erener 2003




Eurovision Şarkı Yarışması'nda Every Way That I Can adlı parçayla Türkiye'yi temsil etti ve Eurovision birincisi oldu. Eurovision birincisi olduktan sonra ilk ingilizce albümü olan No Boundaries'i çıkardı. Bu albümün içindeki "Here I Am" adlı parça da büyük ilgi topladı.

2005 yılında çoğunluğunu kendi söz ve müziklerinin oluşturduğu Aşk Ölmez adlı albümüyle bu kez daha olgun ve kendi halinde şarkılarla gündeme oturan Sertab, aynı yıl Eurovision için bir kez daha sahnedeydi. Everyway that I can, Eurovision Şarkı Yarışması 50.Yıl Özel şovunda, 1000'i aşkın şarkı arasında tüm zamanların en iyi 9.şarkısı seçildi. 2003 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Every Way That I Can adlı parçayla Türkiye'ye 1.lik getirmiştir.

AYDIN AKTAY



1971 Siirt merkez ilçe doğumlu. ilk ve orta öğrenimini Siirt'te tamamladı. 1995 yılında Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümüne girdi. 1999'da mezun oldu. Aynı yıl Kırıkkale Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim dalında yüksek lisansa başladı. 2002'de "Türk solunda yerlilik sorunu: Birikim Dergisi çevresi örneği" adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. Şiir ve deneme alanında çeşitli dergilerde çalışmaları bulunmakta, yayınlanmaya hazır bir şiir kitabı "süveyka" ve bir deneme kitabı "yaşamak kırılmaktır." bulunmaktadır. Halen Ankara'da Açı Dershanelerinde Felsefe grubu öğretmenliği görevini yürütmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
www.milliegitim.biz
www.siirtliler.net
sitelerinde Rehberlik bölümü baş editörü. Haberler editörü. Tüm bölümler yardımcı editörüdür.
www.fikiryorum.net sitesinde de yazan Aydın Aktay'ın Çalışmalarından bazıları; "tezkire", "aklın ve bilimin aydınlığında eğitim", "itaki" "siyah", "haksöz" dergileri ile; "Siirt ciran haber gazetesi" ve "yeni Sakarya" gibi yerel gazetelerde yayınlanmıştır.

Oyuna Yeniden Başlamak

"Bakınıp Duruyorken, Orda bir yerlerde"

Gördüm, sararan bedenlerin her biri memnunmuş renginden
ve her renk kendini solmaz söylemlere yaslamış,
ölüm bir utanç gibi yakalamış her yerimizden
kıskıvrak giyinmişiz çünkü...

Sefaletten sefahatlar devşirmek şanımızdandır.
Şanımızdandır içli ezgilere bürüyerek şarkılarımızı,
bir melhem etkisi bekleyerek yaralarımıza sürünmek
o, kapanamaz sandığımız yaralardan
bir kabuk bağlasın diyedir çabalarımız,
boş,beyhude ve saçma,
eni sonu budur işte,
kefen giyinir, bitiriveririz hayata dair tüm şakalarımızı,
sonra şarkılarımız biter,
başlar, ardımızdan döküleceği muhtemel söylevlerin
gürültüsü

öyleyse bize oynamak düşer,
trajedileri komedyaya uyarlayan bir tiyatronun
bize biçsin istediğimiz rolünü,
ve oyun yeniden başlar...

Sanatçıların telif hakları dikkate alınarak bir eseri yayınlanmıştır.

siirtevi.blogspot.com-teşekkürler

CUMHUR KILIÇÇIOĞLU

1938 yılında Siirt’te doğdu. Aslen Pervari’nin Gölgeli (Deştetan)

köyündendir.

İlkokuldan sonra öğrenimini hariçten tamamladı. TODAİE

Sevk ve İdare Yüksek Okulu mezunudur.

Tanin, Yeni Sabah, Hürriyet, Milliyet,

Cumhuriyet Gazeteleri, TRT ve AA Siirt Muhabirliğini yaptı.

KATILIM Dergisi Bölge temsilcisidir.

Ankara Çağdaş Gazeteciler Derneği,

Türk Yazarlar Sendikası, Basın Konseyi,

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti üyesidir.

Türk Basın Birliği Siirt Şubesi Başkanlığını yaptı.

Anadolu Basın Birliğinin kurucularındandır.

55nci Hükümette Devlet Bakanı Prof.

Dr. M. Salih YILDIRIM’ın Basın Danışmanlığını yaptı.

Mesleki yarışmalarda 42 yılda kazandığı 42 ödül

arasında Basın Yayın Genel Müdürlüğü ve

Çağdaş Gazeteciler Derneğinin ödülleriyle,

Muammer Yaşar Bostancı Haber ödülü,

Umut Vakfı Silaha Hayır ödülü, Metin GÖKTEPE

2001 Yılı Jüri Özel Ödülü ile Gayrettepe ROTARY

2003-2004 üstün hizmet ödülü de bulunuyor.

Siirt tanıtımına yönelik basılmış 6 kitabı vardır.

Halen Siirt’te yayınlanan MÜCADELE Gazetesinin Sahibi,

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Muhabirliğini yapmaktadır.

Bağımsız İletişim Ağı (BİA) Proje Danışma Kurulu

üyesi ve Mezopotamya Havzası Gazeteciler ve

Yayıncılar Derneği Genel Başkanıdır. Türkiye

Gazeteciler Federasyonu delegesidir.

siirtevi.blogspot.com

Necmettin Bey (BİLGİN)

1920

Doğum Yeri : Siirt

Doğum Tarihi : 1875

Baba Adı : İsmail

Öğrenimi : Rüştiye

Bulunduğu Görevler : Vilayet Muhasebi-i

Hususiye Müdürü, 1 inci Dönem Siirt Milletvekili.

Medeni Hali : Evli, 4 Çocuk

Ölümü : 02.07.1933

ÇETİN BİLGİN

1955 Siirt’te doğdu.
1975 Haydarpaşa Erkek Lisesinden Mezun oldu.

1977-1982 Profesyonel tiyatro Faaliyetleri.(Oyunculuk,dekor ve kostüm)

1977 Birincilikle girdiği Atatürk Eğitim Fakultesini terk etmek zorunda kaldı.

1978 İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisine girdi.

1984 Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden

Yüksek Lisansla mezun oldu.

1996 İngiltere Edinburg Printmakers Workshop & Gallery.Uygulma Atölye Çalışmalarında

bulundu.

Sanatçı çalışmalarını kendi atölyesinde sürdürmektedir.

Kişisel Resim ve Gravür Sergileri -ödüller :

1984 Günümüz Sanatçıları 5.Açık Hava Sergisi.’’ödül’’Devlet Resim Heykel Müzesi.

1992 Galeri Baldem-İstanbul.

1994 Yeni eğilimler Sergisi-‘’Onur Belgesi’’-İstanbul.

1995 Ekol Sanat Galerisi—İstanbul.

1995 Kültür Merkezi Sanat Galerisi.Fethiye.

2000 Hobi Sanat Galerisi-İstanbul.

2001 Atatürk Kültür Merkezi-İstanbul.

2001 Levissi Sanat Galerisi-Fethiye-Dünya Dostluk ve Barış Köyü Kayaköy.

2003 Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi-İstanbul.

2003 13. İstanbul Sanat Fuarı-Tüyap-İstanbul.

2004 14. İstanbul Sanat Fuarı-Tüyap-İstanbul

2004 Küyad Sanat Galerisi-İstanbul.

2005 Galeri Soyut-Ankara.

2005 ‘’Aslolan Ruhsal Olandır’’15.İstanbul Sanat Fuarı-TÜYAP

Karma Resim ve Gravür Sergileri :

1982 Günümüz Sanatçıları 3.Açık Hava Sergisi.Devlet Resim Heykel Müzesi.

1983 Viking Kağıt veSelilöz A.Ş - İstanbul

1984 Galeri Lebriz-İstanbul

1987 MSÜ 1937-1987 Gravür Çalışmaları-Atatürk Kültür Merkezi.

1992 Sanatçılar Dayanışma Sergileri.-MSÜ-İstanbul.

1992 Plastik Sanatlar Sergisi-MSÜ-Ankara

1992 İstanbuldan Sanatçılar Sergisi-Arkeoloji Müzesi-Fethiye.

1992 2. İstanbul Sanat Fuarı-İstanbul.

1994 Ekol Sanat Galerisi-İstanbul.

1994 4.Uluslararası Sanat Fuarı- Tüyap -İstanbul.

1994 55.Devlet Resim Heykel Sergisi.-Ankara.

1994 52 Türk Sanatçısı Newyork ve Washington Sergileri.MSÜ.

1995 Art Activities.Ocakköy 10 .Anniversery-Fethiye

1995 DYO . Yaşar Eğitim ve Kültür VAKFI –İstanbul.

1996 Nuans Sanat Merkezi-İstanbul

2001 Başlangıcından Bugüne Türkiyede Gravür Sergisi-45 sanatçı-

Karşı Sanat Çalışmaları -İstanbul.

2002 Mahmut CUDA nın anaısına –Arkeoloji MÜZESİ-Fethiye.

2002 12.Uluslararası Sanat Fuarı-Lütfi Kırdar Kongre Salonu-İstanbul.

2005 ‘’Resmin Haysiyeti’’-Kargaşa 5-Kargart-İstanbul.

2005 ‘’Artrol’’-İstanbul Modern Sanatlar Galerisi.

2005 ‘’Çizgi’’ Deniz Müzesi SANAT Galerisi-İstanbul.

2006 Uluslar arası Çağdaş sanat fuarı(Contemporary İstanbul Art Fair)-Lütfi kırdar Kongre Salonu.

2007- Uluslar arası Çağdaş sanat fuarı(Contemporary İstanbul Art Fair)-Lütfi kırdar Kongre Salonu.

2007-Atatürk Kültür Merkezi-istanbul

Salih Efendi (ATALAY)

1920

Doğum Yeri : Siirt

Doğum Tarihi : 1873

Baba Adı : Abdülferit

Öğrenimi : Medrese

Bildiği Diller : Arapça, Farsça

Bulunduğu Görevler : Müderris, Siirt Umumi Meclis ve Daimi Encümen Üyesi, 1 inci Dönem Siirt Milletvekili.

Medeni Hali : Evli, 2 Çocuk

Ölümü : 02.07.1961

Şevket DAĞ

1939, 1943

Doğum Yeri :İstanbul

Doğum Tarihi : 1875

Baba Adı : İsmail

Öğrenimi : Sanayi Nefise Okulu

Bulunduğu Görevler : Güzel Sanatlar Akademisi Ressam ve Muallimi, İstanbul Kız Muallim Mektebi Resim Muallimi, 5. Dönem Konya, 6, 7nci Dönem Siirt Milletvekili.

Medeni Hali : Evli, 2 Çocuk

Ölümü : 23.05.1944

Lütfi YAVUZ

Doğum Yeri :Siirt

Doğum Tarihi : 1906

Baba Adı : Derviş

Öğrenimi : İdadi

Bulunduğu Görevler : Belediye Başkanı, 7 nci Dönem Trabzon, 8 inci Dönem Siirt Milletvekili.

Medeni Hali : Evli

Ölümü :13.05.1958

Hilmi Yavuz

14 Nisan 1936'da İstanbul’da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki eğitimini yarıda bıraktı. İngiltere'ye gitti. BBC'nin Türkçe bölümünde çalıştı. Londra Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Türkiye'ye döndükten sonra çeşitli yayınevleri ve ansiklopedilerde görev aldı. Cumhuriyet, Milliyet, Yeni Ortam gazeteleri ve çeşitli dergilerde "Ali Hikmet" imzasıyla inceleme, eleştiri ve denemeler yazdı. Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. İlk şiirleri Kabataş Erkek Lisesi'nde edebiyat öğretmeni Behçet Necatigil yönetiminde çıkan "Dönüm" dergisinde yayınlandı. Bu dönemde daha çok İkinci Yeni akımının etkisinde imgeci şiirler yazdı. Sonraki yıllarda gelenekçilikle çağdaş bir bakışı kaynaştıran, biçim ve özün dengelendiği bir düzey sergiledi. İslam mistisizmi, özellikle de tasavvuftan yararlanarak kendine özgü bir sözcük dağarcığı geliştirdi. Halen Zaman gazetesinde kültür yazılarına devam etmektedir.


ESERLERİ:

ŞİİR:

  • Bakış Kuşu (1969)
  • Bedreddin Üzerine Şiirler (1975)
  • Doğu Şiirleri (1977)
  • Yaz Şiirleri (1981)
  • Gizemli Şiirler (1984)
  • Zaman Şiirleri (1987)
  • Söylen Şiirleri (1989)
  • Ayna Şiirleri (1992)
  • Hüzün ki En Çok Yakışandır Bize (1989, toplu şiirler)
  • Gülün Ustası Yoktur (1993, toplu şiirler 1)
  • Erguvan Şiirler (1993, toplu şiirler 2)
  • Çöl Şiirleri (1996)
  • Akşam Şiirleri (1998)
  • Yolculuk şiirleri (2001)
  • Hurufi şiirler ( 2004)
  • Büyü'sün Yaz (2006)

DENEME-İNCELEME:

  • Felsefe ve Ulusal Kültür (1975)
  • Roman Kavramı ve Türk Romanı (1977)
  • Kültür Üzerine (1987)
  • Yazın Üzerine (1987)
  • Denemeler Karşı Denemeler (1988)
  • Dil'in dili (1991)
  • İstanbul Yazıları (1991)
  • Okuma Notları ( 1992)
  • İstanbul'u dinliyorum (1992)
  • Modernleşme,Oryantalizm, İslam(1998)
  • Yazın,Dil ve Sanat ( 1999)
  • İslam ve Sivil Toplum Üzerine Yazılar (1999)
  • İnsanlar,Mekanlar,Yolculuklar(1999)
  • Özel Hayat'tan Küreselleşmeye(2001)
  • Budalalığın Keşfi (2002)
  • Kara Güneş ( 2003)
  • Sözün Gücü ( 2003)
  • Yüzler ve İzler ( 2006)

ANI-GÜNCE:

  • GEçmiş Yaz Defterleri (1998)
  • CEviz Sandıktaki Anılar(2001)
  • Bulanık Defterler (2005)

ANLATI:

  • Taormina (1990)
  • Fehmi K.'nın Acayip Serüvenleri ( 1991)
  • Kuyu(1994)

not: Bu üç anlatı, can yayınlarından 1995 yılında ,'üç anlatı' adı altında basılmıştır.

Ayrıca Hilmi Yavuzla yapılan söyleşiler ve biyografik eserler de şunlar:

  • Şiir Henüz (söyleşi- derleme,1999)
  • Doğu'ya ve Batı'ya yolculuk(söyleşi,2003)
  • Şiirim gibi Yaşadım (biyografi ,2006)


ÖDÜLLERİ

  • 1978 Yeditepe Şiir Armağanı
  • 1987 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü

DEVAM EDECEK.











Siirt/uyu halkım uyu. uyu uyu yat uyu...

YENI FiSLER


börtegül başını ört, ört börtegül ört.


bak berkecan ne güzel sarık, sende sar berkecan.


hedenur yakanı kapa, kapa yakanı kapa.


cemile mevlüte pilav yap.


ışık ılık zemzem iç.


koş kamuran koş, kuran kursuna koş.


oruç aç ali.


sadık hoca, iftar topunu patlat.


oya çarşaf tak.


mülayim minareye çık.


tayyip yasa çıkar.


onayla abdullah onayla.


tayyip tabana oyna.


kömür dağıt, oy topla.


dağıt ihale dağıt.


sat sat sat.


petek ip atlama! kıçın görünür sonra! atlama petek atlama!


ali bana bak.


ipek başını ört.


emel eve gel. hemen eve gel.


murat kadrolaş. aman boş durma.


tayyip amca seni çok severiz.


emrah camiye koş, koş emrah koş.


ışıg ılıg süd iç ,elhamdülillah de.


gül abdullah gül.


uyu halkım uyu. uyu uyu yat uyu...

SELMAAKIN GİRGİN

25 Şubat 2008 Pazartesi

BİR ÇAY İÇİMİ VE 40 YILLIK HATIRA İŞTE MOLA CAFE




BİR ÇOK SERGİLER AÇAN M.SAİT YILDIRIMER.İSTANBUL FATİH SEMTİNDE SANATÇILARA KUCAK AÇAN ÇAĞDAŞ BİR MEKAN AÇTI.
İTFAİYE CADDESİ NUMARA 21 DE Kİ BU MEKANDA FARKLI BİR DEKOR VE FARKLI İNSAN İLŞKİLERİNİ BULACAK YALNIZ OLMADIĞINIZI ANLAYACAKSINIZ.UZUN YILLAR YURT DIŞINDA YAŞAYAN M.SAİT YILDIRIMERİN RENKLİ KİŞİLİĞİ SANIRIM TANIŞMAYA DEĞER.BİR ÇAY İÇİMİ VE 40 YILLIK HATIRA İŞTE MOLA CAFE

M.SAİT YILDIRIMER

BİR ÇOK SERGİLER AÇAN M.SAİT YILDIRIMER.İSTANBUL FATİH SEMTİNDE SANATÇILARA KUCAK AÇAN ÇAĞDAŞ BİR MEKAN AÇTI.
İTFAİYE CADDESİ NUMARA 21 DE Kİ BU MEKANDA FARKLI BİR DEKOR VE FARKLI İNSAN İLŞKİLERİNİ BULACAK YALNIZ OLMADIĞINIZI ANLAYACAKSINIZ.UZUN YILLAR YURT DIŞINDA YAŞAYAN M.SAİT YILDIRIMERİN RENKLİ KİŞİLİĞİ SANIRIM TANIŞMAYA DEĞER.BİR ÇAY İÇİMİ VE 40 YILLIK HATIRA İŞTE MOLA CAFE

SİİRTLİ RESSAM M.SAİT YILDIRIMER/MOLA CAFE

BİR ÇOK SERGİLER AÇAN M.SAİT YILDIRIMER.İSTANBUL FATİH SEMTİNDE SANATÇILARA KUCAK AÇAN ÇAĞDAŞ BİR MEKAN AÇTI.
İTFAİYE CADDESİ NUMARA 21 DE Kİ BU MEKANDA FARKLI BİR DEKOR VE FARKLI İNSAN İLŞKİLERİNİ BULACAK YALNIZ OLMADIĞINIZI ANLAYACAKSINIZ.UZUN YILLAR YURT DIŞINDA YAŞAYAN M.SAİT YILDIRIMERİN RENKLİ KİŞİLİĞİ SANIRIM TANIŞMAYA DEĞER.BİR ÇAY İÇİMİ VE 40 YILLIK HATIRA İŞTE MOLA CAFE

20 Şubat 2008 Çarşamba

KARS GEZİSİ-2008-ŞENAY DİKERKOL,ELİF BİLGİN,OĞUZCAN BİLGİN,ÇETİN BİLGİN,SEYİT DİKERKOL,SEDAT BİLGEN-ANİ HARABELERİ 2008......EKSİ 40 DERECE


KARS KAMER EV YEMEKLERİ
KARS DEVLET KONSERVATUARI




KARS MÜZESİ-2008


OĞUZCAN BİLGİN

ANİ 2008
ANİ HARABELERİ .KARASU NEHRİ VE ERMENİSTAN
GEZİ EKİBİNDEN ŞENAY DİKERKOL,ELİF BİLGİN,OĞUZCAN BİLGİN,ÇETİN BİLGİN,SEYİT DİKERKOL,SEDAT BİLGEN-ANİ HARABELERİ 2008......EKSİ 40 DERECE
OĞUZCAN BİLGİN,ELİF BİLGİN,ÇETİN BİLGİN


ANİ 2008
ANİ HARABELERİ ÖN KAPI
ELİF BİLGİN, OĞUZCAN BİLGİN, ŞENAY DİKERKOL KARS YOLCULUĞU

’politikacılar tarafından haritadan silinmiş bir kenttir Siirt.’’

Siirtli bir gencin Siirt gerçeğiyle ilişkisi

‘’politikacılar tarafından

haritadan silinmiş bir kenttir Siirt.’’

http://www.siirtdogus.com da ilgimi çeken masumane bir yazıyı hem aktarmak hem de gençlerimizin hayalleri ile Siirt gerçekleri arasında ki ilişkilere dikkat çekmek istiyorum.

Mimari özellikleriyle kaybolan bir şehirdir Siirt .Yani bir anlamda hafıza ve hatıralarını yitirmiş bir kentir.Bir bakıma politikacılar tarafından haritadan silinmiş bir kenttir. Geçmişini arayan bu kentte gençlerin işi daha da zordur sanırım.Yaşlılar nostaljiyle ayakta durumaya çalışıyorlar.Yaşlıların hayallerinde eski Siirt, zaman aşınımına uğramadan duruyor.

Oysa gençler ! Gençlerin işi çok zor.Sokaklarında inek ve koyunların dolaştığı ,ekonomik sıkıntılardan dolayı çocuk boyacıların cirit attığı,susuzluktan kavrulan Siirti daha uzun süre çile çekmeye mahkumdur.Bilardo salonları, pırıl pırıl gençlerin zamanlarını harcadıkları yani geleceklerini pozuk para gibi harcadıkları yerler olarak durdukça Siirt daha uzun süre bugününü geleceğe aynı karelerle taşıyacaktır.

Geçmiş çoğu kez önümüze gelecek olarak gelir.Bir geçmişliğe ihtiyaç vardır herzaman.Kültüre doygun bir geçmişlik. Siirtli gençler ne yazık ki şimdiki siirtin gericileşen yüzünü görüyorlar Siirt’in tarihinden ve gerçeklerinden bi haber olarak.

Eyfel kulesini Siirtin ortasına kolajlayan genç arkadaşımız konuya ilişkin ip uçları veriyor zaten. muzurluk olarak tanımlıyorsa da sonuçta masumane olarak görüyorum ancak …

’’Eyfel kulesi’’ ne ilerlemeye nede Siirt gerçeğine yakın duran bir tasarı veya hayal .Siirti bu kendi gerçeğini beslemekten uzak hayallerimizle hiçbir yere götüremedik .Karamsarlık değil benim ki .olsa olsa umutsuzluk hali.Biliyorum ki umut yoksa karamsarlık ta yoktur.o halde karamsar değilim.’’her yeniden’’ zaten umutsuzluktan doğmaz mı?

Hep hayal ve umut. En kırılgan yerimiz.Hayal gücümüz de en aldatılan yanımız oldu.

Süleyman Demirelleri,Erdoğanları,Fadıl Akgündüzleri tarih sahnesine çıkaran da bu masum hayal gücümüz.sonrada hep aldatıldık diye feryat ederiz ve daha çok aldalıcağız bu gidişle .

Çocuk iken hükümet konağında tezahürattan gaza gelen zamanın politikacısı ve 35 sene ülkemin anasını ağlatan Süleyman Demirel bağırıyordu’’Siirt’e deniz getireceğim’ .O Yıllardan bu yana Siirt politikacıların oy dilendikleri ve ihanet ettikleri bir şehirdir.

Süleyman Demirelin bu gerçek dışı politik söylemine inanın herkez inanmıştı o zamanlar.Çünkü Siirtliyi hayalleriyle başbaşa bırakırsanız Siirt’ti deniz kenarında hayal kurmaktan alıkoyamazsınız.Deniz kenarında bir Siirt.Eyfel Kulesine takılı bir Siirt.Ya da…….Siirt’in ortasında bir Eyfel.

Eyfel kulesi veya deniz ne fark eder.

……………………gözlemci

Siirtli bir gencin hayalleri

‘’Öncelikle Eyfel Kulesinin kısaca bilgilerine göz atalım; Fransa`nın başkenti Paris`in sembolü olan, 324 m. yükseklikteki(antenle birlikte) demir kule, Sen Nehri kıyısına 1889 yılında inşaa edildi. Yapan mühendisin ismiyle anılıyor: Gustave Eiffel. Mimarın ismiyse Stephen Sauvestre.
Kule 1887-1889 arasında tam olarak (2 yıl, 2 ay, 5 gün)de inşaa edilmiş. 50 mühendis, 5.300 ozalit plan kullanılmış, 100 demir işçisi, 121 işçi çalışmış. Toplam ağırlık 10.000 ton. Eyfel Kulesi, dünyanın en çok ziyaret edilen yeri olma özelliğine de sahip.
Evet Eyfel Kulesi Dünyanın 7 harikasından sadece birisi.


‘’Şimdi düşündüm de Siirt’e ne yapılırsa yapılsın, Siirt yine aynı Siirt…
Ya Siirt güzellikleri hak etmiyor, ya da insanlarımız bu kadar şeyi kaldıramıyor.
Gelişelim gelişelim diyoruz da, Türkiye’de Siirt’in artık savunulacak bir tarafı kalmadı diye düşünüyorum.
Ufak bir munzurluk yaptım ve EYFEL KULESİ’ni Siirt’in girişine yerleştirdim. Acaba Eyfel Siirt’te olsa ne olurdu diye düşündüm bir ara kendi kendime…
Evet aldığım cevap şu…
Sokaklarda yürürken iki adımda bir karşımıza çıkan o ufak boyacılar var ya bence her biri bir köşesinden tutar kim daha önce Eyfel’in üstüne tırmanır diye yarış yaparlardı, Eyfel Kulesinin altına bir çayhane açarlardı dışarıya da sandalyeleri atarlardı, Sabah’a karşı birileri gelir Eyfel Kulesinden birşeyler yürütmeye çalışırdı, İneklerimizi Eyfel Kulesinin etrafında otlatırdık, Seyyar satıcılarımız el arabalarıyla gelen turistlere birşeyler satmaya çalışırlardı, Semt Pazarına gitmemekte ısrar eden balıkçılarımız soluğu Eyfel Kulesinin civarında alırlardı ve bu örnekleri daha bir sürü çoğaltabiliriz.
Siirt’te Eyfel Kulesini sizde kafanızda canlandırabildiniz mi benim gibi. Sonumuz nasıl olurdu…
Şunu belirtmek isterim ki Siirt’in kıymetini bilelim ve bir hiç uğruna memleketimizi harcamayalım, olumsuzlukları elimizden geldiği kadarıyla aza indirgeyelim…
Bu sefer ki Sloganımız HER ŞEY SİİRT İÇİN….’’