16 Temmuz 2007 Pazartesi

ÇETİN BİLGİN






1955 Siirt’te doğdu.
1975 Haydarpaşa Erkek Lisesinden Mezun oldu.

1977-1982 Profesyonel tiyatro Faaliyetleri.(Oyunculuk,dekor ve kostüm)

1977 Birincilikle girdiği Atatürk Eğitim Fakultesini terk etmek zorunda kaldı.

1978 İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisine girdi.

1984 Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden

Yüksek Lisansla mezun oldu.

1996 İngiltere Edinburg Printmakers Workshop & Gallery.Uygulma Atölye Çalışmalarında

bulundu.

Sanatçı çalışmalarını kendi atölyesinde sürdürmektedir.

Kişisel Resim ve Gravür Sergileri -ödüller :

1984 Günümüz Sanatçıları 5.Açık Hava Sergisi.’’ödül’’Devlet Resim Heykel Müzesi.

1992 Galeri Baldem-İstanbul.

1994 Yeni eğilimler Sergisi-‘’Onur Belgesi’’-İstanbul.

1995 Ekol Sanat Galerisi—İstanbul.

1995 Kültür Merkezi Sanat Galerisi.Fethiye.

2000 Hobi Sanat Galerisi-İstanbul.

2001 Atatürk Kültür Merkezi-İstanbul.

2001 Levissi Sanat Galerisi-Fethiye-Dünya Dostluk ve Barış Köyü Kayaköy.

2003 Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi-İstanbul.

2003 13. İstanbul Sanat Fuarı-Tüyap-İstanbul.

2004 14. İstanbul Sanat Fuarı-Tüyap-İstanbul

2004 Küyad Sanat Galerisi-İstanbul.

2005 Galeri Soyut-Ankara.

2005 ‘’Aslolan Ruhsal Olandır’’15.İstanbul Sanat Fuarı-TÜYAP

Karma Resim ve Gravür Sergileri :

1982 Günümüz Sanatçıları 3.Açık Hava Sergisi.Devlet Resim Heykel Müzesi.

1983 Viking Kağıt veSelilöz A.Ş - İstanbul

1984 Galeri Lebriz-İstanbul

1987 MSÜ 1937-1987 Gravür Çalışmaları-Atatürk Kültür Merkezi.

1992 Sanatçılar Dayanışma Sergileri.-MSÜ-İstanbul.

1992 Plastik Sanatlar Sergisi-MSÜ-Ankara

1992 İstanbuldan Sanatçılar Sergisi-Arkeoloji Müzesi-Fethiye.

1992 2. İstanbul Sanat Fuarı-İstanbul.

1994 Ekol Sanat Galerisi-İstanbul.

1994 4.Uluslararası Sanat Fuarı- Tüyap -İstanbul.

1994 55.Devlet Resim Heykel Sergisi.-Ankara.

1994 52 Türk Sanatçısı Newyork ve Washington Sergileri.MSÜ.

1995 Art Activities.Ocakköy 10 .Anniversery-Fethiye

1995 DYO . Yaşar Eğitim ve Kültür VAKFI –İstanbul.

1996 Nuans Sanat Merkezi-İstanbul

2001 Başlangıcından Bugüne Türkiyede Gravür Sergisi-45 sanatçı-

Karşı Sanat Çalışmaları -İstanbul.

2002 Mahmut CUDA nın anaısına –Arkeoloji MÜZESİ-Fethiye.

2002 12.Uluslararası Sanat Fuarı-Lütfi Kırdar Kongre Salonu-İstanbul.

2005 ‘’Resmin Haysiyeti’’-Kargaşa 5-Kargart-İstanbul.

2005 ‘’Artrol’’-İstanbul Modern Sanatlar Galerisi.

2005 ‘’Çizgi’’ Deniz Müzesi SANAT Galerisi-İstanbul.

2006 Uluslar arası Çağdaş sanat fuarı(Contemporary İstanbul Art Fair)-Lütfi kırdar Kongre Salonu.







Hiç yorum yok:

’politikacılar tarafından haritadan silinmiş bir kenttir Siirt.’’

Siirtli bir gencin Siirt gerçeğiyle ilişkisi

‘’politikacılar tarafından

haritadan silinmiş bir kenttir Siirt.’’

http://www.siirtdogus.com da ilgimi çeken masumane bir yazıyı hem aktarmak hem de gençlerimizin hayalleri ile Siirt gerçekleri arasında ki ilişkilere dikkat çekmek istiyorum.

Mimari özellikleriyle kaybolan bir şehirdir Siirt .Yani bir anlamda hafıza ve hatıralarını yitirmiş bir kentir.Bir bakıma politikacılar tarafından haritadan silinmiş bir kenttir. Geçmişini arayan bu kentte gençlerin işi daha da zordur sanırım.Yaşlılar nostaljiyle ayakta durumaya çalışıyorlar.Yaşlıların hayallerinde eski Siirt, zaman aşınımına uğramadan duruyor.

Oysa gençler ! Gençlerin işi çok zor.Sokaklarında inek ve koyunların dolaştığı ,ekonomik sıkıntılardan dolayı çocuk boyacıların cirit attığı,susuzluktan kavrulan Siirti daha uzun süre çile çekmeye mahkumdur.Bilardo salonları, pırıl pırıl gençlerin zamanlarını harcadıkları yani geleceklerini pozuk para gibi harcadıkları yerler olarak durdukça Siirt daha uzun süre bugününü geleceğe aynı karelerle taşıyacaktır.

Geçmiş çoğu kez önümüze gelecek olarak gelir.Bir geçmişliğe ihtiyaç vardır herzaman.Kültüre doygun bir geçmişlik. Siirtli gençler ne yazık ki şimdiki siirtin gericileşen yüzünü görüyorlar Siirt’in tarihinden ve gerçeklerinden bi haber olarak.

Eyfel kulesini Siirtin ortasına kolajlayan genç arkadaşımız konuya ilişkin ip uçları veriyor zaten. muzurluk olarak tanımlıyorsa da sonuçta masumane olarak görüyorum ancak …

’’Eyfel kulesi’’ ne ilerlemeye nede Siirt gerçeğine yakın duran bir tasarı veya hayal .Siirti bu kendi gerçeğini beslemekten uzak hayallerimizle hiçbir yere götüremedik .Karamsarlık değil benim ki .olsa olsa umutsuzluk hali.Biliyorum ki umut yoksa karamsarlık ta yoktur.o halde karamsar değilim.’’her yeniden’’ zaten umutsuzluktan doğmaz mı?

Hep hayal ve umut. En kırılgan yerimiz.Hayal gücümüz de en aldatılan yanımız oldu.

Süleyman Demirelleri,Erdoğanları,Fadıl Akgündüzleri tarih sahnesine çıkaran da bu masum hayal gücümüz.sonrada hep aldatıldık diye feryat ederiz ve daha çok aldalıcağız bu gidişle .

Çocuk iken hükümet konağında tezahürattan gaza gelen zamanın politikacısı ve 35 sene ülkemin anasını ağlatan Süleyman Demirel bağırıyordu’’Siirt’e deniz getireceğim’ .O Yıllardan bu yana Siirt politikacıların oy dilendikleri ve ihanet ettikleri bir şehirdir.

Süleyman Demirelin bu gerçek dışı politik söylemine inanın herkez inanmıştı o zamanlar.Çünkü Siirtliyi hayalleriyle başbaşa bırakırsanız Siirt’ti deniz kenarında hayal kurmaktan alıkoyamazsınız.Deniz kenarında bir Siirt.Eyfel Kulesine takılı bir Siirt.Ya da…….Siirt’in ortasında bir Eyfel.

Eyfel kulesi veya deniz ne fark eder.

……………………gözlemci

Siirtli bir gencin hayalleri

‘’Öncelikle Eyfel Kulesinin kısaca bilgilerine göz atalım; Fransa`nın başkenti Paris`in sembolü olan, 324 m. yükseklikteki(antenle birlikte) demir kule, Sen Nehri kıyısına 1889 yılında inşaa edildi. Yapan mühendisin ismiyle anılıyor: Gustave Eiffel. Mimarın ismiyse Stephen Sauvestre.
Kule 1887-1889 arasında tam olarak (2 yıl, 2 ay, 5 gün)de inşaa edilmiş. 50 mühendis, 5.300 ozalit plan kullanılmış, 100 demir işçisi, 121 işçi çalışmış. Toplam ağırlık 10.000 ton. Eyfel Kulesi, dünyanın en çok ziyaret edilen yeri olma özelliğine de sahip.
Evet Eyfel Kulesi Dünyanın 7 harikasından sadece birisi.


‘’Şimdi düşündüm de Siirt’e ne yapılırsa yapılsın, Siirt yine aynı Siirt…
Ya Siirt güzellikleri hak etmiyor, ya da insanlarımız bu kadar şeyi kaldıramıyor.
Gelişelim gelişelim diyoruz da, Türkiye’de Siirt’in artık savunulacak bir tarafı kalmadı diye düşünüyorum.
Ufak bir munzurluk yaptım ve EYFEL KULESİ’ni Siirt’in girişine yerleştirdim. Acaba Eyfel Siirt’te olsa ne olurdu diye düşündüm bir ara kendi kendime…
Evet aldığım cevap şu…
Sokaklarda yürürken iki adımda bir karşımıza çıkan o ufak boyacılar var ya bence her biri bir köşesinden tutar kim daha önce Eyfel’in üstüne tırmanır diye yarış yaparlardı, Eyfel Kulesinin altına bir çayhane açarlardı dışarıya da sandalyeleri atarlardı, Sabah’a karşı birileri gelir Eyfel Kulesinden birşeyler yürütmeye çalışırdı, İneklerimizi Eyfel Kulesinin etrafında otlatırdık, Seyyar satıcılarımız el arabalarıyla gelen turistlere birşeyler satmaya çalışırlardı, Semt Pazarına gitmemekte ısrar eden balıkçılarımız soluğu Eyfel Kulesinin civarında alırlardı ve bu örnekleri daha bir sürü çoğaltabiliriz.
Siirt’te Eyfel Kulesini sizde kafanızda canlandırabildiniz mi benim gibi. Sonumuz nasıl olurdu…
Şunu belirtmek isterim ki Siirt’in kıymetini bilelim ve bir hiç uğruna memleketimizi harcamayalım, olumsuzlukları elimizden geldiği kadarıyla aza indirgeyelim…
Bu sefer ki Sloganımız HER ŞEY SİİRT İÇİN….’’