18 Temmuz 2007 Çarşamba

İBRAHİM HAKKI








“yeni yılda doğan ilk güneş,

hocamın baş ucunu aydınlatmazsa,

ben o güneşi neyleyim.”

İbrahim Hakkı


1703-1780

İbrahim Hakkı 1703 yılında Erzurum’a bağlı Hasankale İlçesi’nde doğmuştur. Babası Molla Osmandır.Bilim adamı İsmail Fakirullah’ın öğrencisi olmuştur.Değerli bir bilimadamıdır.

Astronomi bilim adamı olarak İbrahim Hakkı tasavvuf ve edebiyatta, psikoloji ve sosyolojide, tıp ve pek çok ilim dalında eserler vermiştir.Bu eserlerden en önemlisi’’MARİFETNAME’’dir. 1757’de yazılmıştır. Ortadoğuda yetişen bu bilim adamı olarak Batının bilimsel çalışmalarını olumlu etkilemiştir.Öncelikli olarak bir bilim adamı kimliğinin yanısıra bölgenin aydın insan vasfı olarak da dini konularda rehberlik de yapmıştır. Diğer eseri Divanı’dır. 1755’te yazılmış. 1847’de Mehmed Said tarafından İstanbul’da basılmıştır. Erzurumlu İbrahim Hakkı Divanı ismini taşır. 230 sayfadır. İlâhiname Divanı büyük oğlu İsmail Fehim’e ithaf edilmiştir. İsmail Fehim astronomi ve müzikle uğraşan güzel kanun, santur çalan bir zattır. Kendisinin çalmış olduğu 74 telli bir santuru vardı. İbrahim Hakkı Divanı’nda musiki ile ilgili “Musikiye Dair Nazım” adlı bir şiir bulunmaktadır.

1780Yılında vefat ettiğinde hocası İsmail Fakirullah’ın yanına alınmıştır.

Pozitif bilimle uğraşan Astronom İbrahim Hakkı ölmeden önce Hocası İsmail FAKİRULLAH’a bir jest yapmayı düşünür.Hocası için şunu söylemektedir. “yeni yılda doğan ilk güneş, hocamın baş ucunu aydınlatmazsa, ben o güneşi neyleyim.”İbrahim Hakkı, hocası İsmail FAKİRULLAH’a sevgisini böyle dile getirmektedir.Günlerce tasarladığı bir fizik deneyimini başarıyla bitirmiştir.Uygun bir tepeye çıkar ve tasarımını uygulamaya koyar.Hocası İsmail FAKİRULLAH’ın türbesine ve baç ucuna Güneşin ışıgını sevgi dolu yüreğiyle yıkayarak usulca bırakır. gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü her yıl sızan ilk ışık Pencereden içeri bir misafir edasıyla sevgiyle usulcacık yerleşir.İbrahim Hakkı bunu başardıktan sonra rahat uyumaktadır.Yıllarca bilimsel çalışmalarından yararlandığı hocasına sonsuza kadar ışıkla bir bedel ödemek üzere mutlu yatmaktadır.Bu bir TASAVVUF düşüncesidir.Herhangi bir tarikat düşüncesi değildir.

İBRAHİM HAKKI BÜTÜN İNSANLIĞA AİTTİR.YALNIZ BİR DİN,MEZHEP VE İNANIŞA AİT DEĞİLDİR.O MEVLANA GİBİ EVRENSEL BİR DEĞERDİR.ONU ANLATIRKEN HAKKINDAKİ BİLGİLERİN ÇARPITILMAMASI GEREKMEKTEDİR.

İbrahim Hakkı Hz.’nin 58 eseri mevcuttur.

1- Seyr-u Süluk :1722 yılında yazılmıştır. Eser Arapça olup, bir tasavvuf kitabıdır.

2- Süluk-u Tarikil-Fena :1726 yılında yazılmıştır. Eser Arapça bir tasavvuf kitabıdır.

3- Lubbul-Kutub :1740 yılında yazılmıştır. Eser 4 cilt olup, seçme şiirlerden derlenmiştir.

4- Tecvit :1749 yılında yazılmıştır. Eser tecvitle ilgilidir.

5- Saatname :1750 yılında yazılmıştır. Eser zaman belirleme usullerini içerir.

6- Tertib’ul-Ülum :1751 yılında yazılmıştır. Eser manzum olup, dini ve içtimai konuları içerir.

7- Menazil’ul-Kamer :1752 yılında yazılmıştır. Eserde mevsimlerle, aylarla ilgili bilgiler vardır.

8- İhtiyarat’ül-Kamer :1752 yılında yazılmıştır. Eser gezegenler ve takvimlerle ilgili bilgileri içerir.

9- Gurre-Name :1752 yılında yazılmıştır. Eser takvimi hesapları kapsıyor.

10- Rûz-Name :1752 yılında yazılmıştır. Eser ağaçtan yaptığı takvimin kullanılışını izah ediyor.

11- Divan-ı İlahi-Name :1755 yılında yazılmıştır. Eser Türkçe manzum ve tasavvufidir.

12- Mahzen-Ül-Esrar :1755 yılında yazılmıştır. Eser manzum olup, tasavvufidir.

13- Marifetname :1757 yılında yazılmıştır. Eser Türkçe olup, tasavvuf, astronomi, anatomi, geometri, psikoloji ve edebiyat konularını içeriyor. Orjinali 2 cilttir.

14- Tezkirat’ül-Ehbab :1757 yılında yazılmıştır. Eser Arapça olup, Şeyh İsmail Fakirullah’ın hayatını konu ediniyor.

15- Mecmuat’ul-İrfanniye :1761 yılında yazılmıştır. Eser tasavvufidir.

16- Mecmuat’ul-İnsanniye :1763 yılında yazılmıştır. Eser nazımdır.

17- Hısn’ul-Arifin :1765 yılında yazılmıştır. Eser sırrın izahı ile ilgilidir.

18- Vuslat-Name :1765 yılında yazılmıştır. Eser nazımdır.

19- Mir’at’ul-Kevneyn :1765 yılında yazılmıştır. Eser Arapça nazımdır.

20- Kuvt-i Can :1765 yılında yazılmıştır. Eser şeyhinin menkıbelerini içeriyor.

21- Noş-i Can :1765 yılında yazılmıştır. Türkçe ve Farsça beyitleri içine alıyor.

22- Mecmuat’ül-Meani :1765 yılında yazılmıştır. Eser mana ilimleri ile ilgilidir.

23- Rub’ul Muceyyeb :1765 yılında yazılmıştır. Eser yeryüzünün enlem ve boylamlarının, saat vakitlerinin nasıl bulunabileceğinden, kıble ve yön tayininden, dağların yükseklikleri ile engebeli mesafelerin ölçülmesine dair usulleri içerir.

24- Tuhfet’ul-Kiram :1766 yılında yazılmıştır. Eser Arapça ve Farsça’dır.

25- Celal’ul-Kulub :1766 yılında yazılmıştır. Eser çok değerli manevi telkin ve tavsiyeleri içerir.

26- El-İnsan’ul Kamil :1766 yılında yazılmıştır. Eser Türkçe olup, olgun bir insan modelini takdim ediyor.

27- Nuhbet’ul-Kelam :1768 yılında yazılmıştır. Eser Arapça, Farsça ve Türkçe’dir.

28- Meşarik’ul-Yuh :1771 yılında yazılmıştır. Eser Arapça, Farsça ve Türkçe olup, değişik kaynaklardan derlenmiştir.

29- Avamil ve Kavaid’ul-Farisiyye :Eserler Fars Dili’nin bazı gramer kurallarını içeriyor.

30- Aynı Eser,

31- Sefinetu-Nuh :1773 yılında yazılmıştır. Eser üç dilde yazılmış manzumdur.

32- Kenz’ul-Fütuh :1774 yılında yazılmıştır. Eser tasavvufa dair nazımdır.

33- Definetur-Ruh :1775 yılında yazılmıştır. Eser Arapça, Farsça ve Türkçe yazılmıştır.

34- Kitab’ul-Alem :1775 yılında yazılmıştır. Eser Arapça’dır.

35- Ruhuş-Şüruh :1776 yılında yazılmıştır. Eser İlahi-Name adlı eserinden derlenmiştir.

36- Akidet’ul-İman :1777 yılında yazılmıştır. Eser Arapça olup, çocuklar için imani bilgiler içeriyor.

37- Urvetil-İslam :1777 yılında yazılmıştır. Eser Marifetname’den alınmıştır.

38- Ulfet’ul-Enam :1777 yılında yazılmıştır. Eser Arapça’dır.

39- Hey’et’ul-İslam :1777 yılında yazılmıştır. Eser tefsir ve hadis ilimleri ile ilgilidir.

40- Vasiyet-Name :1778 yılında yazılmıştır. Eser Oğlu İsmail Fehim’e yazdığı mektupları ihtiva ediyor.

41- Mürşid’ul-Muteehhiliyn :Eser ailevi konular içeriyor.

42- Muntehebat-i Manzume :Eser tasavvufi beyitlerden oluşturulmuştur.

43- Şükür-Name :Eser Manzumdur.

44- İkbal-Name :Eser ahlaki konuları içerir. Nazımdır.

45- İstihrac-i Amal-i Felekiyye :Eser astronomi ile ilgili nazımdır.

46- Süluk-i Tarik-i Nakşibendi :Eser Nakşi Tarikatı’nın usullerini izah ediyor.

47- Ed’iye-i Mensure,

48- Şifa-ul Sudur,

49- Uzletname,

50- Ulfet’ul-Kulub,

51- Menkubus-Sır,

52- Nefy’ul-Vücud

53- Vahdet-Name,

54- Teferrüc-Name,

55- Manzume-i Avamil,

56- Sırr’ul-Sır,

57- Kelimatu-Fakirullah,

58- Lubbul-Lub,

siirtevi.blogspot.com

İbrahim Hakkı Hz.’nin 58 eseri mevcuttur.

1- Seyr-u Süluk :1722 yılında yazılmıştır. Eser Arapça olup, bir tasavvuf kitabıdır.

2- Süluk-u Tarikil-Fena :1726 yılında yazılmıştır. Eser Arapça bir tasavvuf kitabıdır.

3- Lubbul-Kutub :1740 yılında yazılmıştır. Eser 4 cilt olup, seçme şiirlerden derlenmiştir.

4- Tecvit :1749 yılında yazılmıştır. Eser tecvitle ilgilidir.

5- Saatname :1750 yılında yazılmıştır. Eser zaman belirleme usullerini içerir.

6- Tertib’ul-Ülum :1751 yılında yazılmıştır. Eser manzum olup, dini ve içtimai konuları içerir.

7- Menazil’ul-Kamer :1752 yılında yazılmıştır. Eserde mevsimlerle, aylarla ilgili bilgiler vardır.

8- İhtiyarat’ül-Kamer :1752 yılında yazılmıştır. Eser gezegenler ve takvimlerle ilgili bilgileri içerir.

9- Gurre-Name :1752 yılında yazılmıştır. Eser takvimi hesapları kapsıyor.

10- Rûz-Name :1752 yılında yazılmıştır. Eser ağaçtan yaptığı takvimin kullanılışını izah ediyor.

11- Divan-ı İlahi-Name :1755 yılında yazılmıştır. Eser Türkçe manzum ve tasavvufidir.

12- Mahzen-Ül-Esrar :1755 yılında yazılmıştır. Eser manzum olup, tasavvufidir.

13- Marifetname :1757 yılında yazılmıştır. Eser Türkçe olup, tasavvuf, astronomi, anatomi, geometri, psikoloji ve edebiyat konularını içeriyor. Orjinali 2 cilttir.

14- Tezkirat’ül-Ehbab :1757 yılında yazılmıştır. Eser Arapça olup, Şeyh İsmail Fakirullah’ın hayatını konu ediniyor.

15- Mecmuat’ul-İrfanniye :1761 yılında yazılmıştır. Eser tasavvufidir.

16- Mecmuat’ul-İnsanniye :1763 yılında yazılmıştır. Eser nazımdır.

17- Hısn’ul-Arifin :1765 yılında yazılmıştır. Eser sırrın izahı ile ilgilidir.

18- Vuslat-Name :1765 yılında yazılmıştır. Eser nazımdır.

19- Mir’at’ul-Kevneyn :1765 yılında yazılmıştır. Eser Arapça nazımdır.

20- Kuvt-i Can :1765 yılında yazılmıştır. Eser şeyhinin menkıbelerini içeriyor.

21- Noş-i Can :1765 yılında yazılmıştır. Türkçe ve Farsça beyitleri içine alıyor.

22- Mecmuat’ül-Meani :1765 yılında yazılmıştır. Eser mana ilimleri ile ilgilidir.

23- Rub’ul Muceyyeb :1765 yılında yazılmıştır. Eser yeryüzünün enlem ve boylamlarının, saat vakitlerinin nasıl bulunabileceğinden, kıble ve yön tayininden, dağların yükseklikleri ile engebeli mesafelerin ölçülmesine dair usulleri içerir.

24- Tuhfet’ul-Kiram :1766 yılında yazılmıştır. Eser Arapça ve Farsça’dır.

25- Celal’ul-Kulub :1766 yılında yazılmıştır. Eser çok değerli manevi telkin ve tavsiyeleri içerir.

26- El-İnsan’ul Kamil :1766 yılında yazılmıştır. Eser Türkçe olup, olgun bir insan modelini takdim ediyor.

27- Nuhbet’ul-Kelam :1768 yılında yazılmıştır. Eser Arapça, Farsça ve Türkçe’dir.

28- Meşarik’ul-Yuh :1771 yılında yazılmıştır. Eser Arapça, Farsça ve Türkçe olup, değişik kaynaklardan derlenmiştir.

29- Avamil ve Kavaid’ul-Farisiyye :Eserler Fars Dili’nin bazı gramer kurallarını içeriyor.

30- Aynı Eser,

31- Sefinetu-Nuh :1773 yılında yazılmıştır. Eser üç dilde yazılmış manzumdur.

32- Kenz’ul-Fütuh :1774 yılında yazılmıştır. Eser tasavvufa dair nazımdır.

33- Definetur-Ruh :1775 yılında yazılmıştır. Eser Arapça, Farsça ve Türkçe yazılmıştır.

34- Kitab’ul-Alem :1775 yılında yazılmıştır. Eser Arapça’dır.

35- Ruhuş-Şüruh :1776 yılında yazılmıştır. Eser İlahi-Name adlı eserinden derlenmiştir.

36- Akidet’ul-İman :1777 yılında yazılmıştır. Eser Arapça olup, çocuklar için imani bilgiler içeriyor.

37- Urvetil-İslam :1777 yılında yazılmıştır. Eser Marifetname’den alınmıştır.

38- Ulfet’ul-Enam :1777 yılında yazılmıştır. Eser Arapça’dır.

39- Hey’et’ul-İslam :1777 yılında yazılmıştır. Eser tefsir ve hadis ilimleri ile ilgilidir.

40- Vasiyet-Name :1778 yılında yazılmıştır. Eser Oğlu İsmail Fehim’e yazdığı mektupları ihtiva ediyor.

41- Mürşid’ul-Muteehhiliyn :Eser ailevi konular içeriyor.

42- Muntehebat-i Manzume :Eser tasavvufi beyitlerden oluşturulmuştur.

43- Şükür-Name :Eser Manzumdur.

44- İkbal-Name :Eser ahlaki konuları içerir. Nazımdır.

45- İstihrac-i Amal-i Felekiyye :Eser astronomi ile ilgili nazımdır.

46- Süluk-i Tarik-i Nakşibendi :Eser Nakşi Tarikatı’nın usullerini izah ediyor.

47- Ed’iye-i Mensure,

48- Şifa-ul Sudur,

49- Uzletname,

50- Ulfet’ul-Kulub,

51- Menkubus-Sır,

52- Nefy’ul-Vücud

53- Vahdet-Name,

54- Teferrüc-Name,

55- Manzume-i Avamil,

56- Sırr’ul-Sır,

57- Kelimatu-Fakirullah,

58- Lubbul-Lub,

siirtevi.blogspot.com

Hiç yorum yok:

’politikacılar tarafından haritadan silinmiş bir kenttir Siirt.’’

Siirtli bir gencin Siirt gerçeğiyle ilişkisi

‘’politikacılar tarafından

haritadan silinmiş bir kenttir Siirt.’’

http://www.siirtdogus.com da ilgimi çeken masumane bir yazıyı hem aktarmak hem de gençlerimizin hayalleri ile Siirt gerçekleri arasında ki ilişkilere dikkat çekmek istiyorum.

Mimari özellikleriyle kaybolan bir şehirdir Siirt .Yani bir anlamda hafıza ve hatıralarını yitirmiş bir kentir.Bir bakıma politikacılar tarafından haritadan silinmiş bir kenttir. Geçmişini arayan bu kentte gençlerin işi daha da zordur sanırım.Yaşlılar nostaljiyle ayakta durumaya çalışıyorlar.Yaşlıların hayallerinde eski Siirt, zaman aşınımına uğramadan duruyor.

Oysa gençler ! Gençlerin işi çok zor.Sokaklarında inek ve koyunların dolaştığı ,ekonomik sıkıntılardan dolayı çocuk boyacıların cirit attığı,susuzluktan kavrulan Siirti daha uzun süre çile çekmeye mahkumdur.Bilardo salonları, pırıl pırıl gençlerin zamanlarını harcadıkları yani geleceklerini pozuk para gibi harcadıkları yerler olarak durdukça Siirt daha uzun süre bugününü geleceğe aynı karelerle taşıyacaktır.

Geçmiş çoğu kez önümüze gelecek olarak gelir.Bir geçmişliğe ihtiyaç vardır herzaman.Kültüre doygun bir geçmişlik. Siirtli gençler ne yazık ki şimdiki siirtin gericileşen yüzünü görüyorlar Siirt’in tarihinden ve gerçeklerinden bi haber olarak.

Eyfel kulesini Siirtin ortasına kolajlayan genç arkadaşımız konuya ilişkin ip uçları veriyor zaten. muzurluk olarak tanımlıyorsa da sonuçta masumane olarak görüyorum ancak …

’’Eyfel kulesi’’ ne ilerlemeye nede Siirt gerçeğine yakın duran bir tasarı veya hayal .Siirti bu kendi gerçeğini beslemekten uzak hayallerimizle hiçbir yere götüremedik .Karamsarlık değil benim ki .olsa olsa umutsuzluk hali.Biliyorum ki umut yoksa karamsarlık ta yoktur.o halde karamsar değilim.’’her yeniden’’ zaten umutsuzluktan doğmaz mı?

Hep hayal ve umut. En kırılgan yerimiz.Hayal gücümüz de en aldatılan yanımız oldu.

Süleyman Demirelleri,Erdoğanları,Fadıl Akgündüzleri tarih sahnesine çıkaran da bu masum hayal gücümüz.sonrada hep aldatıldık diye feryat ederiz ve daha çok aldalıcağız bu gidişle .

Çocuk iken hükümet konağında tezahürattan gaza gelen zamanın politikacısı ve 35 sene ülkemin anasını ağlatan Süleyman Demirel bağırıyordu’’Siirt’e deniz getireceğim’ .O Yıllardan bu yana Siirt politikacıların oy dilendikleri ve ihanet ettikleri bir şehirdir.

Süleyman Demirelin bu gerçek dışı politik söylemine inanın herkez inanmıştı o zamanlar.Çünkü Siirtliyi hayalleriyle başbaşa bırakırsanız Siirt’ti deniz kenarında hayal kurmaktan alıkoyamazsınız.Deniz kenarında bir Siirt.Eyfel Kulesine takılı bir Siirt.Ya da…….Siirt’in ortasında bir Eyfel.

Eyfel kulesi veya deniz ne fark eder.

……………………gözlemci

Siirtli bir gencin hayalleri

‘’Öncelikle Eyfel Kulesinin kısaca bilgilerine göz atalım; Fransa`nın başkenti Paris`in sembolü olan, 324 m. yükseklikteki(antenle birlikte) demir kule, Sen Nehri kıyısına 1889 yılında inşaa edildi. Yapan mühendisin ismiyle anılıyor: Gustave Eiffel. Mimarın ismiyse Stephen Sauvestre.
Kule 1887-1889 arasında tam olarak (2 yıl, 2 ay, 5 gün)de inşaa edilmiş. 50 mühendis, 5.300 ozalit plan kullanılmış, 100 demir işçisi, 121 işçi çalışmış. Toplam ağırlık 10.000 ton. Eyfel Kulesi, dünyanın en çok ziyaret edilen yeri olma özelliğine de sahip.
Evet Eyfel Kulesi Dünyanın 7 harikasından sadece birisi.


‘’Şimdi düşündüm de Siirt’e ne yapılırsa yapılsın, Siirt yine aynı Siirt…
Ya Siirt güzellikleri hak etmiyor, ya da insanlarımız bu kadar şeyi kaldıramıyor.
Gelişelim gelişelim diyoruz da, Türkiye’de Siirt’in artık savunulacak bir tarafı kalmadı diye düşünüyorum.
Ufak bir munzurluk yaptım ve EYFEL KULESİ’ni Siirt’in girişine yerleştirdim. Acaba Eyfel Siirt’te olsa ne olurdu diye düşündüm bir ara kendi kendime…
Evet aldığım cevap şu…
Sokaklarda yürürken iki adımda bir karşımıza çıkan o ufak boyacılar var ya bence her biri bir köşesinden tutar kim daha önce Eyfel’in üstüne tırmanır diye yarış yaparlardı, Eyfel Kulesinin altına bir çayhane açarlardı dışarıya da sandalyeleri atarlardı, Sabah’a karşı birileri gelir Eyfel Kulesinden birşeyler yürütmeye çalışırdı, İneklerimizi Eyfel Kulesinin etrafında otlatırdık, Seyyar satıcılarımız el arabalarıyla gelen turistlere birşeyler satmaya çalışırlardı, Semt Pazarına gitmemekte ısrar eden balıkçılarımız soluğu Eyfel Kulesinin civarında alırlardı ve bu örnekleri daha bir sürü çoğaltabiliriz.
Siirt’te Eyfel Kulesini sizde kafanızda canlandırabildiniz mi benim gibi. Sonumuz nasıl olurdu…
Şunu belirtmek isterim ki Siirt’in kıymetini bilelim ve bir hiç uğruna memleketimizi harcamayalım, olumsuzlukları elimizden geldiği kadarıyla aza indirgeyelim…
Bu sefer ki Sloganımız HER ŞEY SİİRT İÇİN….’’